Falın iyi çıkması için kahve fincanı nasıl kapatılmalıdır?

12:53 No Comments

Kahve bittikten sonra kapatırken tabağı üste kapatılmalıdır. Fincan bir kez çevrilir.Bazı yerlerde ise üç kez çevrilir. Fincan içeri doğru çevrildiğinde iç dünyamız çıkar. Dışarı doğru çevirirsek dış dünya ile ilgili bilgiler çıkar. Hangi durumu merak ediyorsanız o yöne çevrilmelidir. Daha sonra bir yerde soğuması için bekletilir.
Fincanda bir kez ya da üç kez çevirmek demek mümkün olduğu kadar kahvenin telvesinin içeride dönümünü sağlamak demektir. Eğer döndürmeden çevirdiğiniz zaman içindeki telveler değişik bir şekil alamaz. Çünkü telvede ne kadar çok şekil oluşursa o zaman daha sağlıklı bir fal bakılır.

Kahve falı günümüze kadar gelmiş tarihçesi oldukça eski bir fal türüdür. Türkiye’de ve bir çok ülkede güncelliğini kurumakta ve fal türleri arasında ilk sırada gelmektedir. Kahve falını diğer fal türlerinden ayıran en belirgin özelliği sorduğunuz sorulara cevap aramaktan ziyade, telvelerin aldığı şekillerin neler söyleyeceğini merak edip öğrenme isteğidir.
Kahve falı gelecekten bilgi almaktan daha çok, falı yorumlayan kişinin neler söyleyeceği kadar, sohbet, eğlence ve birazda stres atmak amacı olarak baktırılmaktadır. Kahve falının bir diğer özelliğide hissiyatı biraz iyi olan herkesin şekillerden yola çıkarak yorum yapabilmesidir.
Devamını Oku...


Falın iyi çıkması için kahve fincanı ne zaman açmılmalıdır?

12:52 No Comments

Telvenin net olarak gözükebilmesi için fincanın iyice soğuması gerekir. Ama burada en önemli etken fincanın üstüne para vs gibi metaller koymaktır. Eski Osmanlı da bir adet varmış. Fincanın üstüne altın konulurmuş. Kahve falına bakacak kişi fincanı alıp avcuğunun içinde üstüne bastırıp altını aldıktan sonra çevirirmiş. Bu altın avcuğunun içinde kaldığı sürece fala bakan kişi fala bakarmış. Fala bakma işlemi bittikten sonra altını alır cebine koyarmış.
Bu adet aslında soğuması amaçlı bir adet değildir. Fala bakan insana hediye etmek istediğiniz şeyleri simgeler.
Devamını Oku...


Kahve için en uygun zaman

12:51 No Comments

Washington Üniversitesi'nden sinirbilimci Steven Miller, bu zaman aralığında kafeinin maksimum etkisi olduğunu belirtti.
İlaçların etkilerinin çeşitli zaman dilimleri içindeki değişimlerinin incelenmesi olan kronofarmakolojiden yola çıkan Miller, kafeinin, alındıktan sonra "uyanmayı" harekete geçiren ve enerjinin serbest bırakılmasını sağlayan kortizol adlı bir hormonla etkileşime girdiğini açıkladı.
Bu hormonun seviyesinin uyandıktan hemen sonra yükseldiğini, en üst düzeye saat 08.00-09,00'da ulaştığını belirten Miller, daha sonra hormonun seviyesinin azaldığını vurguladı.
Miller, kortizolün tekrar üretilmesinin bu saatlerden sonra içilen kahveyle sağlanabileceğine, dolayısıyla kahvenin olumlu etkilerinden faydalanmak için en uygun zamanın 09.30-11.30 olduğuna dikkati çekti.
Genellikle kahvenin saat 08.00'de içildiğini ancak bu saatte kandaki kortizolün maksimum seviyede olduğunu, bu nedenle saat 08.00'de içilen kafeinin uyuşturucu etkisi olabileceğini ve bağımlığa yol açabileceğini belirten Miller, bir ürünü vücudun ihtiyaç duyduğu zamanda almak gerektiğini belirtti.
Bilim adamları, kafein alımının günde 400 mg geçmemesini, gebelerin günde en fazla 200 mg kafein tüketmesini öneriyor.
Devamını Oku...


Kahve falıma bakmak isteyen

12:46 No Comments

merhaba arkadaşlar. bir süre siteye ara vermiştim. bu süre zarfında hayatımda olumlu-olumsuz gelişmeler oldu. fal kapatmak ve paylaşmak istedim. fal bakmayı iyi bilseniz de bilmeseniz de, hislerine güvenenlerin yorumlarını bekliyorum. 

Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.

Resmin ismi:  tabak.jpg
Görüntüleme: 0
Büyüklüğü:  23.0 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.

Resmin ismi:  1.jpg
Görüntüleme: 0
Büyüklüğü:  35.4 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.

Resmin ismi:  1-2.jpg
Görüntüleme: 0
Büyüklüğü:  29.3 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.

Resmin ismi:  1a.jpg
Görüntüleme: 0
Büyüklüğü:  34.8 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.

Resmin ismi:  2.jpg
Görüntüleme: 0
Büyüklüğü:  36.0 KB (Kilobyte)

ha bu arada yeni bir ilişkim var. onunla ilgili de birşeyler var mı acaba merak ediyorum.
Devamını Oku...


Marangozun Kurban Parası

12:43 No Comments

Marangoz

YILLARIN marangozuydu. Saçlarını o küçük atölyesinde ağartmıştı. Eskisi kadar işi yoktu artık. Fabrika ürünü eşyalar piyasada yerini. El işi özel imalat meraklıları dışında kimse gelmiyordu dükkânına. Hani neredeyse birer sanat eseri olan masalar, sehpalar, kitaplıklar yapar, geçimini bununla sağlardı. En iyi tahtaları kullanır, görülmedik bir özenle çalışırdı.

Tahta mı gerekiyor, keresteciye mutlaka kendisi gider; ceviz, gürgen, çam cinsinden en iyi tahtaları bizzat seçip alırdı. Üzerlerinden en az bir yıl geçmedikçe bu tahtaları asla kullanmaz, kurumalarını beklerdi. Bu yüzden de yaptığı eserlerinde en küçük bir ayrılma, eğilme, bükülme olmazdı. İmal ederken pek az çivi kullanırdı, “Demir çivi eşyanın ömrünü kısaltır” derdi.

İşinde gayet titizdi. Az konuşur, sorulan sorulara kısa cevaplar verir, ücret konusunda hiç pazarlık etmezdi. Tanıyanlar bilirlerdi bu huyunu, tanımayan müşteri gelir de fiyata itiraz ederse, sözü uzatmaz, “Ben hakkımdan fazlasını istemem” der, pahalı geliyorsa başka bir marangoza gitmesini söylerdi. Sinirliydi biraz, bu huyunu bilir, kimseyle tartışmamaya çalışırdı.

Sabah namazından beri çalışıyordu. Bir hayli yorulmuştu. Sipariş edilen bir masayı daha bitirdikten sonra, “Bugünlük bu kadar yeter” deyip oturdu. Kurban bayramına üç gün kalmıştı, kurbanlık alması gerekiyordu. “Bir bardak çay içeyim de ondan sonra giderim” dedi. Kendi kendine konuşurdu yalnız zamanlarında. Emektar aletleriyle sohbet ederdi bazen. Bunlar onun organları gibiydi.

İki dükkân ötedeki çay ocağına gitti, selam verip bir sandalyeye oturdu. Onun her zaman “orta açık çay” içtiğini bilen garson, sormaya bile lüzum görmeden getirdi çayını. Şekeri karıştırırken, kendisi gibi emektar ustalardan biri olan arkadaşı kapıda belirdi. Sonra da gelip yanına oturdu. Tornacıydı adam. Son zamanlarda iyice yaşlanmış, işini göremez olmuştu. Dalgındı, yüzüne hüzün çökmüş bir ifade yerleşmişti.

Söz kurbandan açıldı, konuştular bir iki satır.

“Biraz sonra gidip kurbanlık alacağım” dedi marangoz.

Tornacı dalgın gözlerle marangozun yüzüne bakıyordu. Söyleneni işitiyor ama anlamıyordu. Marangoz farkına vardı bunun:

“Canın sıkkın” dedi.
“Evet.”
“Sebep?”

“Bir talebe var... Üniversitede okuyor.”

“Ne var bunda?”

“Önüm sıra yürürken birden yere yıkıldı çocuk.”

“Niye?”

“Kaldırdım hemen. Sebebini sordum. Önce söylemek istemedi. Israr ettim... Açlıktan başı dönmüş...”

“Kimi kimsesi yok mu peki?”

“Gurbet hali, bilirsin. Arkadaşları var gerçi. Bizim binanın bodrum katında kirada oturuyorlar. Hepsi memleketlerine gitmişler.”
.
“Bu niye gitmemiş?”

“Gidememiş. Para beklemiş ama gelmemiş parası. Ailesi fakirmiş anlaşılan, gönderememişler. Cebindeki üç beş kuruş da bitince aç kalmış. Kimselere söyleyememiş derdini.”

Marangoz şakaklarını ovdu bir süre. İri bir eli, nasırlı parmakları vardı. Âdetiydi, canı sıkıldı mı iyice bastırarak alnını, şakaklarını, göz çukurlarını ovardı. Tornacıyı ilk kez görüyormuş gibi bakarak sordu:

“Sen ne yaptın peki?”

“Ne yapacağım” dedi Tornacı, “aldım eve götürdüm. Allah ne verdiyse beraber yedik. Lakin fazlasını yapamadım. Benim de meteliksiz zamanıma rast geldi. Kalktım buraya geldim, belki bir iş çıkar diye.”

“Çıktı mı peki?”

Tornacı “Nerde o eski günler!” dercesine elini sallayıp sustu. Önüne konan çayı karıştırmaya başladı. Şeker atmayı unutmuştu.
.
Marangoz da susuyordu. Bir yanda evde kurban bekleyen hanımı vardı, öte yanda parasızlıktan yere yıkılan bir garip talebe. Elini cebine attı, bütün parasını çıkarıp tornacıya uzattı:

“Götür ver!” dedi, “Söyle ona, memleketine gitsin.”

Tornacı hayretle baktı:

“Hepsini mi?”

“Hepsini.”

“Kurban alacaktın hani?”

“Allah kerim!” dedi Marangoz, başka da bir şey söylemedi.

Uzun bir süre sustular. Tornacı parayı cebine koyup gitti. Marangoz da atölyeyi kapatıp evin yolunu tuttu. Yürüyerek gitmek zorundaydı, son parasını da çaycıya vermişti çünkü.

Evde, “Kurbanlık almadın mı bey?” diyen hanımına da tornacıya verdiği cevabı verdi:
“Allah kerim!”

Kadın başka soru sormadı. Tanırdı kocasını. Sessizce sofra hazırlamaya başladı.

İkinci gün tekrar atölyesine gitti Marangoz. İş elbisesini giyip tezgâhının başına geçti. Çam ve tutkal kokuyordu atölye. Yıllardır bu kokuyla yaşamıştı. Bu koku elbisesine de siner, her nereye gitse onunla gelirdi. Eline planyayı aldı, işe başlayacaktı ki kapıda bir adam belirdi:

“Merhaba usta!”

“Merhaba!”

Adam eşikte duruyordu, arkası güneşe dönük olduğu için yüzü iyi seçilmiyordu. Marangoz tanıyamamıştı. Adam anladı durumu, bir iki adımda içeriye girdi.

“Beni tanıyamadın galiba.”

“Evet.”

“Üç ay kadar önce sana bir iş yaptırmıştım. Çalışma odam için masa, sehpa, kitaplık falan... Paranın bir kısmını vermiş bir kısmını sonraya bırakmıştım. Şimdi hatırladın mı?”

“Hatırlar gibi oldum. Gebze'liydin galiba.”

“Evet... Ya usta, kusura bakma, parayı geciktirdim. Bir türlü yolum düşmedi buralara. Sen de arayıp sormadın.”

Cebinden bir deste para çıkartıp uzattı marangoza:

“Buyur. Bayram yaklaştı, lazım olur. Hakkını helal et.”

Marangoz parayı alıp tezgâhın üstüne koydu.

“Buyur bir çay iç” dedi.

“Sağol usta, başka zaman. Arabayı çalışır vaziyette bıraktım. Bana müsaade.”

Ustanın elini sıkıp gitti adam.

Marangoz parayı saydı.

Kurban bayramı için ayırıp da sonra tornacıya verdiği paranın tam iki katıydı!

En küçük bir hayret ifadesi belirmedi yüzünde. Hafifçe gülümsedi ve “Allah kerim!” dedi.
Devamını Oku...


Ayrılık Sözleşmesi

12:42 No Comments

Nasılsa hiçbir ayrılık içinde sevgi ve saygı barındırmıyor. Barındırsaydı zaten ayrılmak en son akla gelecek şey olurdu. O yüzden ayrılık döneminde daha fazla acı çekmemek, biraz daha huzurlu vakit geçirmek ve daha sağlıklı bir ilişkiye başlamak için sözleşme yapmamız bence en iyisi. Ben kendimce maddeleri sıraladım, aklınıza gelen artı maddeler olursa eklersiniz. Artık hiçbir kadın, kalbi kırık, umutsuz ve güvensiz olmayacak
• Söz konusu tarafların, ileride icat edilecek mecralarla ve uzayda bile zaman mekan kavramı fark etmeksizin eski partnerin; akraba, arkadaş, iş arkadaşı Twitter’ı ve Facebook’unda ve bundan sonra olacak bir sosyal medya profilinde ekli herhangi biriyle yakınlaşması yasaktır.
• Söz konusu taraflardan kadın olanı, birini bulana dek, ilişkisi en az üç ayı tamamladıktan sonra, erkek kişi kendine birini bulabilir.
• Sonradan ortaya çıkacak herhangi bir aldatma duyumuna karşı, mağdur olan taraf, diğerinin suratını tırnaklarıyla parçalama hakkına sahiptir.
• Hiçbir sosyal medya mecrasında, en az iki ay süreyle çok mutlu olduğu, ayrılığın ona iyi geldiği gibi imalı cümleler yazılmayacaktır.
• Aynı şekilde, taraflar birbirlerini tehdit etmeyeceklerdir.
• Söz konusu tarafların cep telefonlarından, ayıp ayıp fotoğraflar sözleşme imzalanmadan silinecektir.
• Taraflardan herhangi biri, yalnız kalınca geçmişi hatırlatacak duygusal mesajlar atmayacaktır.
• Her laf sokmalı tweet başına belli bir ceza ücreti ödenecektir.
• Arkadaş paylaşımını taraflar kendi aralarında halledecektir. Ortak arkadaşlarla ayrı gu¨nlerde görüşülecektir.
• Sözleşme imzalandıktan sonra, taraflardan erkek olanı geçmişi açıp, kavga çıkartamayacaktır. Diğer tarafın kavga çıkartmak konusunda sonsuz kredisi olacaktır.
• Taraflar ilk bir ay birbirlerinin anne, kardeş gibi akrabalarını ayıp olmasın diye arayacak, sonra bir daha telefonlarını açmayacaktır.
• Erkek tarafı kati suretle, sözleşmede adı geçen kişiden daha güzel bir kadınla beraber olmayacak. Tabii daha zeki de, daha çekici ve daha kariyerlisi de yasak…
• Taraflar, bekar hayatlarına sözleşme imzalandıktan bir ay sonra başlayacaktır. Bu bir ay içinde acı çekmek mecburidir.
• Taraflar içip içip birbirlerini aramayacaktır, şarkı dinletmeyecektir, gizli numaraya başvurmayacaktır.
• Taraflardan biri, olur da kafası karışırsa barışma sinyalleri yollarsa, bunu sonuna kadar sürdürecektir. Akşam seni çok özledim, geberiyorum aşkından deyip, ertesi sabah hiçbir şey olmamış gibi davranmayacaktır.
• İş bu sözleşmede geçen taraflardan birisi bu kurallardan birini veya birkaçını ihlal ederse, 300 bin lira para cezası ödemekle yükümlüdür.
Devamını Oku...