Evlilik Yaklaşırken Neler Mi Değişiyor? Yüzünüzde Gülümsemeyle Okuyun.

23:51

Hayatta en sevmediğim durumlardan beri 'ara form' modunda olmak...yani mesela at desen at değil eşek desen değil:) 'katır' olmak gibi birşey...
Hıh! bu tam bana uydu.
Nişanlılıkta öyle birşey işte:)
Şuan biliyorsunuz öğrenci evinde yaşıyorum, odamın halini görmek istemezsiniz...korrrkunç bir durumda...evlilik yaklaştı habire birşeyler almak gerekiyor, aldığın şeyleri kullanmayıp kutulayıp, kolileyerek odanın bir köşesine yerleştirmeye başlıyorsun...Avm gezerken artık elin o almaktan her daim  mutluluk duyduğun kıyafetlere, kozmetiklere değilde meselaaaa, tencere olsun, tava olsun onlara gidiyor:)
Ne zamandır indirime girsede alsam diye takip ettiğin o kırmızı rugan ayakkabıyı %70 indirimle bulupta eline aldığın zaman duyduğun o sonsuz haz var ya hani...hıh işte tam o duyguyu artık düdüklüye, kepçe takımına, makarna süzgecine beslemeye başlıyorsun:) başına gelince korkma diye söylüyorum.

Amaaa şöyle bir durum var.
Mesela o muhteşem düdüklüyü aldın eve getirdin diyelim:) "ay bu gün şu yeni düdüklümle ... pişireyim" diyemezsin. Yasak! Çünkü efendim, kurallar gereği 'çeyiz' kimliğiyle alınıp eve getirilen her bir eşya evde özenle seçilen, direk güneş ışığı almayan, havadar, nemsiz bir köşede adeta bir sanat eseri özeniyle yerleştirilmeye başlar ve taa ki "o gün" gelinceye kadar kullanılamaz:)...
 Günler ilerledikçe o köşedeki yükseltinin arttığını ve zamanla odanın giriş kapısına doğru ilerlediğini görürsün...ve dersin kiartık bitmiştir her halde 'her şey alındı'...yanılıyorsun:)
ne demiş atalarımız "ev eksiği dev eksiği" yani kısacası o odada yaşanamayacak noktaya gelinceye kadar nevresimleri, bardak takımlarını, tabakları, tencereleri eve taşımaya devam edersin.

Zamanla herşeyi 'o zaman' a endekslediğini görürsün. Mesela, artık gardrobun dağılmaya başlamıştır. Nerede o eski düzen, nizam:) toplasammı dersin,e hadi, toplarsın. On gün sonra o dolap yine pazar yerine dönmüştür 'aiy düğüne üç hafta kaldı zaten taşıncam' dersin, zamanla yeni yıkanan kıyafetler dolap yerine bir bir kolilere yerleşmeye başlar...nee yinemi koli dedim ben:)
Kırk yılın başı tencere tava yerine paranı kozmetiğe versende o da koliye giriyor evlenince açarım diye vallahi ya:)
Duur bitmedii... düğüne on gün kala o kaşlar hiç alınmaz mesela "o gün ' güzelce alıncak ya hani:), iştahın git gide azalır ve ,sanırım en güzel yanı bu, incelmeye başlarsın:) (bunu henüz ben yaşamadım, iştahım kaçacakmış  diye bekleyince kaçmıyor sanırım:))

Daha neler neler...



Bazen mutluluğu bile 'o gün'e sakladığın oluyor..