Eskiden, biz çocukken, develer tellal, pireler berber iken, çocuklar rahatça sokaklarda oynayabiliyorken, en normal oyunlardandı kovboyculuk, şövalyecilik, canavarcılık, hırsız-polis… Çocuklar birbirini kovalar, çeşitli tuzaklar kurar; kılıçlar, kalkanlar, tabancalar havalarda uçuşurdu. Oyuncak tabancası olmayan çocuklar, ya bir sopa bulur tabanca yapardı, ya da en doğal oyuncak olan elini kullanırdı. Hepimizin çocukluğundan aşina olduğu bu oyunlar, günümüz bilinçli ebeveynlerini endişelendiriyor. Sıkça şu soruyu duyuyorum: Çocuğum şiddet içerikli oyunlar oynuyor, normal mi?
Çocukların şiddeti oyunlarına konu etmeleri çok normal. Çocuklar her şeyi oynayarak öğrenirler. Günlük hayatta gözlemledikleri, merak edip denemek istedikleri, çözmeye çalıştıkları her konuyu oyunlarına bakarak anlayabilirsiniz. Yetişkinler sorunları zihinsel süreçlerle çözmeye çalışırken, çocuklar için yaşantısal olarak pratik etmek ön plandadır. Bunun en güvenli yolu da oyun. Öfkeyle, korku ve kaygıyla başa çıkmak, içlerindeki saldırganlık güdüsünü dengeleyebilmek, işe yarayan çözümler üretebilmek çocukların zamanla uzmanlaştıkları konular. Hissettikleri, fakat ne yapacaklarını bilemedikleri duyguları oyunlarına konu ederek üzerlerinde çalışırlar. Canavarcılık oyunu mesela, dışardan baktığınızda bir lego oyunu kadar öğretici ve faydalı olmadığını düşünebilirsiniz. Gelin bir de çoğu konuda bizler kadar tecrübeli olmayan çocukların gözünden bakalım. Bu oyunla çocuklar, canavar gibi ne olduğunu anlayamadıkları, gerçek sandıkları, kaygı uyandıran bir varlığı anlamlandırmaya çalışır. İyi-kötü, kazanma-kaybetme kavramlarını, kaybettiklerinde hayalkırıklığını, kazandıklarında heyecanı deneyimlerler. Canavara karşı hissettikleri öfkeyi dışa vurur ve rahatlarlar. Korktukları ve sinirlendikleri durumlarla nasıl baş edecekleri ile ilgili yaratıcı çözümler üretirler. Tüm bunları, düşünme yoluyla yapacak becerileri henüz yok. Oysa oyun gibi güvenli bir ortamda, bir çok olumsuz duyguya karşı kendilerini geliştirirler.
Anne babaların bu tarz oyunlara verdiği ilk tepki genelde engellemeye çalışmak oluyor.‘Boşver bu oyunu, gel yapboz yapalım’ gibi, daha nötr oyunlara yönlendirme çabasıyla sıkça karşılaşırız. Şiddet içerikli oyunları önlemeye çalıştığınızda çocuğunuza verdiğiniz mesaj, son derece normal olan bazı olumsuz duyguları kabul etmediğiniz oluyor. Böylece çocuğunuz bu duyguları hissettiğinde sizden saklamaya ve bastırarak yok etmeye çalışacak. Ancak ne yazık ki bu mümkün değil. Kendi hayatınızda da pek çok kez deneyimlemişsinizdir. Öfkenizi, korkunuzu, kaygınızı istediğiniz kadar yok etmeye çalışın, başaramazsınız. Bastırdıkça, en olmadık yerde en olmadık tepkileri verir, bazen istemeden saldırganlaşırsınız. Çocuklarımıza olumsuz duygularını kabul edip, onlara sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmeyi öğretmemiz gerekiyor. Şiddet oyunlarında ön plana çıkan duygu olan öfke, tüm insanların zaman zaman hissettiği, yaşam için gerekli duygulardan biri. Doğamız gereği, tehlikelerle karşılaştığımızda ve kendimiz savunmamız gerektiğinde saldırganlığa başvurma eğilimindeyiz. Ama elbette, artık mağara devrinde yaşamıyoruz. Artık vahşi hayvanlarla veya elimizden yiyeceğimizi almaya çalışan diğer insanlarla savaşmamız gerekmiyor. Bu yüzden öfkemizi diğer insanlara zarar vermeden, kabul edilebilir yollarla ifade etmeyi öğrendik yıllar içinde. Gerçi son günlerde yaşadığımız bazı dehşet verici olayları düşündüğümde, bu konuda hala yol almak gerektiğini üzülerek fark ediyorum. Bu konudaki en büyük sorumluluk, geleceğin yetişkinlerini büyüten ebeveynlere düşüyor. Bu yüzden bir sonraki yazımda çocuklarınıza öfkeyle sağlıklı baş etme yollarını nasıl öğreteceğinizi ve şiddet oyunlarında endişelenmenizi gerektirecek durumların neler olduğunu paylaşacağım.
0 yorum:
Yorum Gönder