Her birimiz kendimize göre donanımlı hale gelebilmek adına çalışıyoruz. Hepimizin öyle ya da böyle amaçları var ve bu amaçlara ulaşabilmek adına sürekli bir yarış, bir çaba içerisindeyiz. Bu çaba ister iş hayatında işi almak için yaşansın, ister okulda notlarımızı yükseltmek için, iserse bakkaldan ekmek almak için... Her şey bir çaba gerektiriyor. Belki oturduğunuz yerden, az çaba gerektiren bir iş yapıyorsunuz. Ancak bunun için bile insanları organize etmek gerekecektir. Bu da haliyle size fiziksel bir çaba gerektirmese de, zihinsel olarak gerektirecektir.
Çocukluğumuzda buram buram yaşadığımız bir şey vardı. Anne babalarımız bizlerle gurur duymak isterlerdi. Bizler de bunun için çabalardık.İster başarılı, ister başarısız bir öğrenci olalım bazılarımız sıf onları mutlu etmek adına karne notlarını bile değiştirmek gibi bir casusluğa girişmişti. Bu kişilerden biri olmadım. Başarılı bir öğrencilik hayatım oldu ama, şunu söylemem gerekir ki, çocuklarınızdan 'başarı' beklerken bunun her ders için 5 üzerinden 5 almak gibi bir olgu olduğunu sanmamalısınız.Çünkü 'başarı' diye adlandırdığımız şey her konuda aynı başarıyı göstermek olmamalıdır. Birinin sanatta başarılı olması, onun iyi bir yönetici olmasını gerektirmez. Ya da tam tersi. İleride iyi bir lider olabilecek potansiyele sahip çocuklar genellikle derslerde büyük bir başarı göstermezler. Bunu neden mi söylüyorum? Çünkü liderlerin en büyük özelliği biraz 'çılgın' olmalarıdır. Kuralların dışına çıkabilirler. Bütün bir ay ders çalışmayıp, zaman yönetimini öğrenerek bir derse 2 gün çalışarak başarı sağlayabilirler. Evet, böyle söylüyorum. Çünkü ben tam da böyle bir öğrenciydim.
Anne babalarımızı mutlu etmek, onların gururlarını okşamak bizler için hep motivasyon kaynağı olmuştu. Bir çoğumuza sınıftaki diğer çocuklar örnek gösterilerek 'O yapıyorsa sen de yapabilirsin, bak o bu konuda becerikli, sen de halledebilirsin' tarzı cümlelerle hedefleme yapmamız gerektiği öğretildi. Kendimizi kıyasladık. Kendimizi başarıyı belki de farklı bir alanda seçmek istemiş diğer bireylerle kıyasladık. Evet, belki Aysu'nun matematiği iyiydi. Bizimki o kadar iyi değildi. Ama lütfen! Belki de Aysu'nun resimi kötü iken, bizim resmimiz iyiydi... Olamaz mı?
Takdir edilmek başlı başına bir motvasyon kaynağı oldu. Bizim bu işi çok iyi bildiğimizi ima eden birine karşı kayıtsız kalamazdık. Sizlere soruyorum: Hangimiz karşımızda bizlere övgüyle yaklaşan birine karşı, 'Şaka yapıyor olmalısın, ben tamirden ne anlarım ki, bu konuda çok beceriksizim' dedik? Bir çoğumuz demedi. Ben de dahil. Belki de bizi tetikleyen şey bu oldu. En azından tamir etmeyi denedik. Başarmak için bunu bir referans olarak kullandık. Kafamızda ise tek bir şey vardı. 'Ben zaten bu işi biliyorum, biraz çabalasam halledeceğim.'
Bir de tam tersi bir durum var. Başaramayacağımızı ima eden kişilere karşı daha dirayetli olduk. Bu bizi hırslandırdı kimi zaman. 'Demek yapamam ha, sen görürsün şunu bir tamir edeyim de..' diye düşündük. Ben sadece arayıcıyım sayın okuyucular.. Aklınızı okumuyorum. Sizlerden pek farkım yok. Tüm insanlar böyle düşünebiliyor.
Çocuklarda özgüven gelişimi tam da böyle başlar. Takdir edilmek, övülmek, motive etmek. Bir çocuğa 'Sen sakın dokunma, beceriksizsin, bozarsın' demek, zannederim ki yapılabilecek en kötü öğretim şekli olacaktır. Çocuklarınıza kendilerini gösterebilecekleri alanlar yaratın. Mutlaka bazı derslerde başarısız olsa dahi, başarılı olabilecekleri alanlar olacaktır. Tek yapmanız gereken fırsat yaratmak ve kendilerini keşfetmelerine izin vermeniz olmalıdır. Bunun için çaba harcayın. Bir çocuk yetiştirmek, bir marka yaratmaktan çok daha zor bir iştir. Ben de 'pazarlama gurusu' olarak doğmadım... Resim yaptım, voleybol oynadım, tiyatro eğitimi aldım, halkla ilişkiler alanında eğitim gördüm. Şimdi buradayım.. Çocuklarınıza farklı alanlarda deneyim sunmalısınız. Ne kadar şanslı biriyim ki, annem bu konuda bana inanılmaz destek verdi. Bir insan bir çok alanı deneyip, birini seçtiği zaman kafasında soru işaretleri kalmıyor. Çünkü seçtiğiniz şey gerçekten istediğiniz şey oluyor.
Bugün çocuğunuza matematik ya da fizik dersinde zayıf aldığı için kızıyor olabilirsiniz. Belki de karşınızda 10 sene sonrasının ünlü bir sosyoloğu duruyordur. Veyahutta çok başarılı tezler yazacak bir türkçe öğretmeni. Bunu bilemezsiniz. İlham verin. Motivasyonunu kırmayın.
Motivasyon yalnızca ailemizden alacağımız bir oldu değil, aynı zamanda da iş hayatımızda da hissetmek istediğimiz böir olgudur. Başarılı şirketlerin çalışan adayları açısından tercih edilmesinin asıl sebebi de budur. Her birimiz başarılı işlerin bir parçası olmak istiyoruz. Bizi motive edecek bir ortam arayışı içerisindeyiz. Ailemizi, kendimizi, geleceğimizi düşünüyoruz. Belki iyi bir maaş çeki de fena olmazdı. Ama tek sebebi bu değil. Aynı zamanda başardığımızda bunun 'gerçekten takdir edilmesini' de istiyoruz. Başarınızın takdir edilmesi için, karşınızdaki kişilerin çoğu zaman sizden daha 'başarılı' olması gerekir. Neden mi? Çünkü sizden daha başarısız kişiler arasında bir çok zaman 'kıskançlık malzemesi' olursunuz. Mümkünse, ekibinizi sizden daha iiyi şartlarda eğitim almış, daha tecrübeli ve daha donanımlı insanlardan oluşan şekilde kurun. Pişman olmazsınız. Ayrıca yeni şeyler de öğrenirsiniz.
Margaret Fuller'in bir sözü var: ''Bugün bir okuyucu, yarın büyük bir lider'' Bırakın okusun, bırakın öğrensin. Bir söz daha: ''Bütün insanların kabiliyetlerine göre bir işi olmalı, bunun aksine hareket edilmesine hükümdar izin vermemeli.'' (Nizamımülk) Kabiliyetlerini keşfedebilmiş biri için hayat daha anlamlıdır.
LİDER BİR ÇOCUK YETİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?
- Öncelikle çocuğunuza 'liderlik' kavramını açıklamalısınız. Örnekler vererek açıklamak daha kolay ve akılda kalıcı bir yöntem olacaktır. Liderlerin, diğer insanlar tarafından nasıl göründüğünü açıklamaya çalışın.
- Lidercilik oyunları oynayın. Diğer aile bireyleriyle toplaşın ve birini lider yapın. Ardından herkes onun hareketlerinin aynısını yapsın. Sırasıyla herkes bir süreliğine lider olsun ve ardından 'en iyi' figürleri yapan kişiye bir ödül verin.
- Atatürk'ten bahsedin. Onunla alakalı belgeseller ve videolar işe yarayabilir. Tarihi geçmişimizden ve Atatürk'ün özelliklerinden bahsedebilirsiniz. Veya başka bir lider seçin ve onu anlatın. Şahsiyet, donanım, bilgi, tecrübe, cesaret, yardımseverlik, iyi niyet, başarma arzusu gibi ögelerden bahsedin.
- Kendini ifade edebileceği konuşmalar yapmasını sağlayın. Çocuğun empati duygusunu harekete geçirerek bazı konularda sorumluluğu ona verin ve izleyin.
- Okulda aktif görevlere katılımı konusunda onu cesaretlendirin. Başkanlık yapması konusunda motive edici olun.
- Bazı liderlerin olmayışının nasıl bir karmaşaya neden olabileceğini düşünmesini isteyin. Örneğin basketbol takımının antrönörü. Ya da bir okul müdürü.
- Ona söz hakkı tanıyın, cevaplarını kesmeden dinleyin.
- Cesaretlendirin, öğretici ve aydınlatıcı olun.
- Ona uygulayabileceği projeler verin. Örn: Doğum günü partisi düzenleme gibi.
- Bu gibi bilgilerden birliktelik kurduğunuz hayat arkadaşınızı da haberdar ederek, koordineli biçimde hareket edebilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder