Sırasıyla Bursa, Edirne ve İstanbul Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentleri olmuştur. İlk Osmanlı sarayı Bursa'da yaptırılır ancak Timur ordularının ateşe vermesi sonucu yanar. Edirne'de I. Murat zamanında Eski, II. Murat zamanında Yeni Saray inşa ettirilir. Sarayın etrafında köşkler ve kasırlar yer alır. Bu saray da günümüze ulaşamaz. Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul'da yaptırılan ilk saray da bugün mevcut değildir. Fatih döneminde Sarayburnu'nda Topkapı Sarayı'nın ilk ve bazı bölümleri oluşturulur. Kasırlar, köşkler, camiler, mutfaklar, çeşmeler, harem dairesi gibi 19. yüzyıl sonlarına kadar yapılan ilaveler sonucu saray bugünkü durumunu alır. Avlulardan birindeki Çinili Köşk Fatih dönemindendir ve Selçuklu geleneğini yansıtan çinilerle kaplıdır. Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde Batı'daki örneklerine göre yeni saraylar inşa ettirilir...
19. yüzyılda yaptırılan saraylar Çırağan, Dolmabahçe, Beylerbeyi, köşklerden oluşan Yıldız'dır. Ayrıca Göksu, Ihlamur, Aynalıkavak, Maslak Kasırları da vardır. Saraylara İslam ve Batı mimarisinde de rastlanır. İslam sarayları daha çok köşk ve kasır niteliğindedir. Erken İslam yerleşiminde saray benzeri yapılar görülür. Bunlardan bazıları Hırbetül Mefcer, Hirbet Minye, Kuseyr Amra, Kasrül Hayr'el Garbi, Kasrül Hayr'el Şarki, Mşatta ve Ugaydır'dır. Bu saraylarda bol bezeme ögelerinden; duvar süslemeleri, heykeller, kabartmalar, mozaikler en çok görülenlerdir. İçinde sürekli kalınmayan bu mekanlar resmi amaçlı değil, zevkli bir yaşama göre planlanır.
Avrupa sarayları Rönesans'ta antik ögelerin uygulanmasıyla fazla gösterişli ve süslü değilken -ki bunlar burjuvanın oturduğu kent saraylarıdır- Barok dönemde süsleme özellikleriyle gösterişli bir hal alır. İç ve dış süslemelerin gösterişi yanı sıra saraylar oldukça büyük alana yayılan görkemli yapılar olur. Paris'de Versailles, Almanya'da Ludwigsburg, Dresden, Wurzburg, Bruhl, Wilhelmstal, Avusturya'da Yukarı Belvedere, İtalya'da Barberini, Caserta, Novvo, Conservatori, İspanya'da La Granja, Madrid Krallık gibi Barok saraylar ve küçük çaplı şatolar yaptırılır. İngiltere'de Barok'tan ziyade Palladio'nun yapılarından esinlenilen saraylardan bazıları Hampton Court ve Bleinheim'dir.
Dolmabahçe Sarayı |
Avrupa sarayları Rönesans'ta antik ögelerin uygulanmasıyla fazla gösterişli ve süslü değilken -ki bunlar burjuvanın oturduğu kent saraylarıdır- Barok dönemde süsleme özellikleriyle gösterişli bir hal alır. İç ve dış süslemelerin gösterişi yanı sıra saraylar oldukça büyük alana yayılan görkemli yapılar olur. Paris'de Versailles, Almanya'da Ludwigsburg, Dresden, Wurzburg, Bruhl, Wilhelmstal, Avusturya'da Yukarı Belvedere, İtalya'da Barberini, Caserta, Novvo, Conservatori, İspanya'da La Granja, Madrid Krallık gibi Barok saraylar ve küçük çaplı şatolar yaptırılır. İngiltere'de Barok'tan ziyade Palladio'nun yapılarından esinlenilen saraylardan bazıları Hampton Court ve Bleinheim'dir.
Dolmabahçe Sarayı 19. yüzyıl İstanbul Sarayları arasında en önemlisidir. Büyük bir alana yayılmış olması, süslemeleri ve iç dekorasyonuyla oldukça görkemlidir. Abdülmecit döneminde Beşiktaş yerleşmeye açık bir bölgedir. Bizans Dönemi'nde de çok kullanılan bölge fetihten sonra Osmanlı padişahlarının Boğaz'da en beğendiği yer olur. Sarayın bulunduğu alan denizken, sonradan toprakla doldurulur. 17. yüzyıldan itibaren Dolmabahçe'ye köşk ve saraylar yapılır. Daha önceleri Beşiktaş'ta Kagir bölümleri olan saray 1842'ye kadar ayaktaydı. Abdülmecit tahta çıktıktan sonra Dolmabahçe'nin yapımına başlanır ve Topkapı Sarayı tamamen terk edilir.
Yapının ne zaman yapılmaya başlandığı kesin olarak bilinmiyor, 1847 tarihi üzerinde duruluyor. 1856 bitiş tarihi. Mimarları Balyan Ailesinden Garabet Balyan (1800-1866) ve oğlu Nikogos Balyan'dır. Garabet Balyan genel planı, Nikogos Balyan kapıları, Muayede Salonu'nu ve dekorasyonunu yaptırır. Sarayın açılışı 11 Haziran 1856 tarihli Ceride-i Havadis gazetesinde duyurulur. "Balyan planını yaparken o zengin iç kompozisyona ulaşabilmek için eski Türk evi planını değerlendirmiştir. Avrupa'da mevcut hiçbir saray Dolmabahçe'de yarattığı zenginlik, güzellik ve refahlıkta bir mekan kompozisyonuna ulaşamamıştır. Mimar planında geniş merkezi sofa kompozisyonlarını büyültmüştür. Esas plan iki merkezi sofalıdır. İki sofa arasında üçüncü bir sofa durumunda sayılabilecek büyük ve iki katı kapsayan bir merdiven holü yapmıştır. Burası sofa değildir çünkü üzerine açılan sofaları yoktur. Merdiven başlangıcı alt katta arka arkaya çakışan iki noktadandır. Bunların biri esas girişin karşısına rastlamaktadır; diğeri ise aksi yöndedir. İkinci sofadan sonra padişahın özel odaları ve hamamı tarafına doğru eski Türk evlerindeki serbest plan tipi uygulanmıştır. Planın ferahlığını yaratan Selamlık dairesinin sofa ve geçit yerlerinin odalara göre fazla yer tutmasıdır. Büyük sofa 33 x 34 metredir. merdiven holünde 24 x 31 metredir"(1). "Tek çatı altında toplanan ve 14.595 metrekarelik alana kurulan bu büyük yapı 285 oda, 43 salon, 6 balkon ve 6 hamamdan oluşmuştur. Bu mekanlar 1427 pencere ve 25 değişik işlevli kapı ile kara ve deniz yönüne açılır. Yarı kagir olarak inşa edilen yapılar ahşap çatılarla örtülmüştür. Çatı kaplama malzemesi kurşundur. Muayede Salonu dıştan ahşap çatı, içten kubbelerle örtülüdür. Sarayın beden duvarları taştan yapılmıştır. İç duvarları tuğla, döşemeler ise ahşaptır" (2).
Dolmabahçe Sarayı, Mabeyn-i Hümayun |
Tamamı 250.000 metrekarelik alan üzerine kuruludur. Kara tarafındaki yüksek duvarların dışında bahçeler ve bazı yapılar vardı ancak bugün ortadan kalkmışlardır. "Saray bugün anıtsal kapılarının açıldığı bahçeler içinde geniş cephesini denize veren 'L' biçiminde bir ana yapıyla kendisi de ayrı bir küçük saray olan Veliaht Dairesi, Mefruşat ve Muhafızlar Dairesi, Hareket Köşkleri, Camlı Köşk ve diğer küçük pavyonlardan oluşmaktadır"(3).
İç mekanlarında Baulanger, Fromentian, Gerome, Zonaro ve Ayvazovski gibi Avrupalı ressamların ve Türk ressamların yaptığı 600 resim vardır. Akademili Türk ressamlarından Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa ve Avni Lifiş'in de resimleri de yer alır. Taloların koleksiyonunu sarayın sanat danışmanı Şeker Ahmet Paşa yapmıştır. Sarayın Veliaht Dairesi bugün Resim Heykel Müzesi olarak kullanılıyor. "Sarayın hazineleri arasında resimlerden başka 280'in üzerinde Çin, Japon, Avrupa ve Türk-Yıldız porselenleri, 158 tarihi saat, 581 gümüş ve kristal şamdan, 11 gümüş mangal, kristal ve gümüş masa, elişi maden eşyalar, 36 kristal avize bulunmaktadır"(4). Muayede Salonu'nda 5,5 tonluk avize asılıdır. Resmi Dairedeki büyük kristal merdivenin korkuluğu Baccarat kristalindendir. Korkuluk Barok özellikler gösterir. Sarayın iç süslemeleri oldukça görkemlidir. Altın yaldız, oymalı altın varaklı mobilyalar, yivli sütunlar, geometrik panolarla bölünmüş tavanlar, alçı kabartmalar, geometrik ve bitkisel motiflerin birlikteliği, Muayede Salonu kubbe bezemesindeki Barok mimari kompozisyonlar, bitkisel motifler iç dekorasyonu fazlasıyla vurgular. "Değerli mobilya ve döşemelerin güneş ışınlarından korunması amacıyla pencerelerde eflatuna yakın renkte ve mor ötesi ışınları kesici nitelikte özel renkli camlar kullanılmıştır. Sarayın içinde ahşap malzeme olarak çıralı cam, meşe, önemli bölümlerde ise Hint ve Afrika kökenli ağaç türleri kullanılmıştır"(5). Eşyaların bir kısmı hediye olarak Avrupa'nın çeşitli ülkeleriyle Çin, Mısır, Hindistan gibi Doğu ülkelerinden gelmiştir. Mobilyalar çoğunlukla Batı üslupludur.
Sarayın bahçelerinden önde bulunanı Hasbahçe'dir. Fransız bahçelerinden esinlenilerek düzenlenmiştir. Bahçenin ortasında bir havuz bulunur. Bahçeyi çeşitli aslan heykelleri süsler. Muayede Salonu'nun kara tarafında kapalı bir konumdaki Kuşluk bahçesinde de Avrupa etkileri görülür. İç avlu niteliğindeki harem bahçesinde oval bir havuz ve geometrik düzenleme hakimdir. Deniz tarafındaki bahçeler rıhtım boyunca uzanır. Burada da diğer bahçelerde görülen özelliklere rastlanır. Heykeller ve vazolarla hareketlilik sağlanır. Dolmabahçe Sarayı 19. yüzyılda yapılmış dünyadaki en etkileyici saraylardan biridir. Pek çok tarihi olaya sahne olmuştur. Bugün pek çok kısmı halka açık bir müze durumundadır. Aynı zamanda çeşitli resmi davetlerin verildiği bir mekandır.
Notlar
(1) Eldem, S. Hakkı, Boğaziçi Anıları, Çeltül Matbaacılık Kollektif Şirketi, İstanbul, 1990, s: 25
(2) Yüksel, İ., Öner, S., Dolmabahçe Sarayı, TBMM Vakfı Yayını, Ankara, 1992, s: 27
(3) Batur, Afife, "Dolmabahçe Sarayı", İstanbul Ansiklopedisi, C. 3, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Yayını, İstanbul, 1994, s: 91
(4) Akşit, İlhan, Treasures of İstanbul, Haşet Kitabevi, İstanbul, 1984, s: 119 (5) Yüksel, İ., Öner, S., a.g.e., s: 28
(2) Yüksel, İ., Öner, S., Dolmabahçe Sarayı, TBMM Vakfı Yayını, Ankara, 1992, s: 27
(3) Batur, Afife, "Dolmabahçe Sarayı", İstanbul Ansiklopedisi, C. 3, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Yayını, İstanbul, 1994, s: 91
(4) Akşit, İlhan, Treasures of İstanbul, Haşet Kitabevi, İstanbul, 1984, s: 119 (5) Yüksel, İ., Öner, S., a.g.e., s: 28
Devamı: http://nalanyilmaz.blogspot.com/2002/11/dolmabahe-sarayi.html#ixzz3UwRJeKYG
Under Creative Commons License: Attribution Non-Commercial No Derivatives
0 yorum:
Yorum Gönder