Gebelik Sürecinde Havuç Tüketmenin Yararları

13:49 No Comments

Havuç herkes için faydalı bir sebze fakat hamileler için ayrı bir özelliği var.
30
Hamilelikte alınan vitaminlerin, bebeğin gelişimini etkiler, bu vitaminlerin doğal yollardan alınmasını daha yararlıdır. Bizim ülkemiz için ise vitamin desteği genelde gereksizdir. Birçok sebze ve meyve günlük ihtiyaçtan çok daha fazla vitamin içerir. Vitaminin fazlası yarar değil zarar verir bu yüzden bir uzmana danışarak vitamin kullanmalısınız. Fazla D vitamini yenidoğanda kalsiyum fazlalığına ve buna bağlı ciddi sorunlara yol açar. A vitamininin ise yağda eriyen bir vitamin olduğu için aşırı alınması durumunda vücutta depolanır, bu da bebekte bel kemiği açıklıkları, kemik sakatlıkları, ve idrar yolu bozukluklarına yol açabilmektedir.
A ViTAMiNi
Sizin ve bebeğinizin tüm vücut dokularının ve hücrelerinin sağlığına ve büyümesine katkıda bulunur. Gebeliğiniz süresince normal düzeyde A vitamini sağlamaktadır. Fazla tüketilmesi ise vücutta depolanmasına ve bebeğin zarar görmesine yol açabilir. A vitamini en çok havuç, ıspanak, süt, tereyağı, lahana ve biberde bulunur.
C ViTAMiNi
Yeterli C vitamini gebelik süresince gereksinimi yaklaşık iki katına çıkan demirin emilimine yardımcı olduğu için önemlidir. Yaklaşık 1 kupa taze sıkılmış portakal suyu günlük gereksiniminizin yeterli düzeyde karşılamaktadır. C Vitamini en çok çilek, kivi, limon maydanoz ve brokolide bulunur.

D VİTAMİNİ
Yeterli düzeyde D vitamini alımına gebelik süresince ihtiyacınız vardır. Deriniz güneş ışığı ile temas ettiğinde vücudunuz yeterince D vitamini üretir. D vitamini en çok süt ve süt ürünleri, sardalya, somon, uskumru, ton balığı ve yumurta sarısında vardır.
DEMiR
Demir eksikliğiyle doğan bebekte meme emmeme ve büyümede yavaşlama meydana gelebilir. Demiri besinlerden almak çok kilo yapabileceği için demir tedavisi önerilir. Demirden zengin gıdalar; kırmızı et, yumurta sarısı, badem, kuru meyveler, mercimek, fındık, dereotu ve ıspanaktır.
KALSiYUM
Kemik ve diş gelişimi ayrıca kas dokularının kasılma fonksiyonunun sağlanmasında ve kan pıhtılaşmasında kalsiyum minerali önemli rol oynar. Günde en az 1-2 bardak süt veya süt ürünlerine yer vermek gerekmektedir. En fazla kalsiyum içeren besinler, süt ve süt türevi olan peynir ve yoğurttur. Ayrıca; kuru incir, kuru fasulye, karnabahar, lahana, ıspanak, yumurta da bulunur.
SU
Günde en az 2 litre temiz ve yumuşak su içilmelidir. Su organların düzenli çalışmasını sağlar. Özellikle böbrekler ve bağırsaklar daha düzenli çalışır. Vücuttaki zararlı atıklar daha hızlı temizlenir. Kişi kendini çok daha iyi hisseder. Çay, kahve bu iki litreye dahil değildir.
MAGNEZYUM
Kas ve sinir sağlığımızı gösteren bir mineraldir. Dengeli beslenen bir gebe kadına magnezyum takviyesi gerekmez. Kas krampları gerçekleşirse düşük dozda magnezyum takviyesi uygulanır. Fındık, tahıllar, yeşil sebzeler ve kuru fasulye magnezyum zenginidir.
B ViTAMiNi
Gebelikte B12 vitaminine olan gereksinim artmaktadır. Folik asit desteği da gebelikte mutlaka gereklidir. Embriyo, gebeliğin ikinci ve on ikinci haftaları arasında yeterli folik asit alamazsa özellikle beyin ve omurilik ile ilgili anormallikler olmak üzere doğumsal gelişim bozuklukları görülme riski artabiliyor. Folik asit doğal olarak limon, mandalina, portakal, ıspanak, brokoli, bamya, baklagiller ve karaciğerde bulunur.
Devamını Oku...


Bebeğin Zeki Olması İçin Tavsiyeler

13:48 No Comments

Gebelik döneminde ve doğumdan hemen sonra bebeğin zeki olması için neler yapılabilir?
10
Birçok araştırma zekanın genetik faktörlerden etkilendiğini ortaya koymuştur. Ancak zeka üzerinde genetik faktörler kadar başka faktörler de etkilidir. Hamilelik döneminde yapacağınız 10 basit uygulama ile bebeğinizin zekasını artırabilirsiniz.
Hamileliğiniz sırasında Mozart ya da Beethoven dinlemenin sizi rahatlattığı bir gerçek. Birçok anne adayı klasik müziği bebeğinin zekasını artırdığı gerekçesiyle de dinliyor. Peki bu doğru mu? Aslında bu konuda çok kesin bir kanıt yok! Dilerseniz siz yine klasik müziğe güvenmeye devam edin, ama bilin ki bebeğinizin IQ’sunu başka yöntemlerle de artırmanız söz konusu. Nasıl mı?
Beslenme şekliniz, sağlık durumunuz ve hatta duygusal haliniz bile onun beyin gelişimini etkiliyor. Aşağıdaki maddelerin gerçekliği %100 ispatlanmış değildir ama sağlık açısından inanılır tavsiyeler olduğu kesin.
1. Tiroidinizi kontrol ettirin
Düşük tiroit bezi problemi hamilelikte anne adylarının % 2’sini etkiliyor. Yapılan araştırmalar bu annelerin bebeklerinin zekasının diğer bebeklere göre daha az olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, tiroit hormonları kontrolü, pahalı bir test olduğu için rutin gebelik tetkiklerinde yer almıyor. Üşüme, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, saç dökülmesi, gibi tiroit hormonu düşüklüğüne işaret edebilecek şikayetleriniz varsa bu testi yaptırmanızda fayda var.
2. Hareket edin
Cleveland’daki Case Western Reserve Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ilginç sonuçlar veriyor. Hamilelik sırasında düzenli olarak egzersiz yapan ve yapmayan 20 annenin çocuklarının zeka düzeylerine 5 yaşına geldiklerinde bakılmış. Sonuç tahmin ettiğiniz gibi; egzersiz yapan annelerin çocukları daha zeki!
3. İdeal miktarda kilo alın
Doktorlar vücut ağırlığının yüzde 20’si kadar kilo alınmasının yeterli olduğunu söylüyor. Bunun altında ya da üstünde kilo alımının bebeğin fiziksel ve zeka gelişimini olumsuz etkilediği düşünülüyor. Neden mi? Muhtemelen alınan kilo miktarı bebeğinizin ağırlığını, dolayısıyla da beynin büyüklüğünü ve zekasını etkiliyor.

4. Diş kontrollerinizi yaptırın
Hamilelik sırasında diş rahatsızlığı geçiren anneler 7 kat daha fazla prematüre ya da düşük kilolu bebek dünyaya getirme riski taşıyor. Bu bebekler de öğrenme ve gelişim aşamalarında güçlük çekiyor. Diş hastalıkları genellikle başlangıçta belirti göstermediği için 6 ayda bir diş hekimine uğramanızda yarar var.
5. Vitaminleri ihmal etmeyin
B12 ve demir alımı fetüsün entelektüel potansiyelini artırıyor. Yeterli demir alımı asla gıdalarla sağlanamıyor. Bu nedenle bebek doğmadan önce onun demir depolarını oluşturması açısından hamilelik süresince her gün demir içerikli tabletlerden bir tane alınması gerekiyor.
6. Neşenizi yitirmeyin
Bebeğin algıları henüz doğmadan önce başlıyor. Bu açıdan bakıldığında; kendini iyi hisseden bir anne adayının bebeğinin de anne karnında kendini muhteşem iyi hissedeceğini kabul etmek gerekiyor. Bu durum da beyin işlevlerinin gelişmesine katkıda bulunuyor.
7. Beslenmenize dikkat edin
Hamilelik döneminde beslenme zeka gelişimindeki en önemli faktörlerin başında geliyor. Özellikle kolin(sinirsel iletimde önemli bir rol oynayan madde) içeren gıdaları tercih edin. Bu yiyeceklerin en önemlileri yumurta ve et olarak kabul ediliyor.
8. Bebeğinizi emzirin
Bebek doğduktan sonra da onun için yapabilecekleriniz var. Her şeyden önce onu emzirin. Bu, onun hem sağlığını hem de zekasını olumlu yönde etkiliyor. Kentucky Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma bu iddayı kanıtlıyor. Bebekliğinde emzirilen çocukların zeka düzeyleri hazır mama ile beslenenlere göre 3 puan fazla olarak tespit edilmiş.
9. Depresyondan uzak durun
Hamilelikte olduğu gibi doğumdan sonra da depresyondan uzak durmanız gerekiyor. 1.200 aile üzerinde yapılan bir araştırma şu ilginç sonuçları ortaya koyuyor: Üç yaşına kadar olan dönemde anneleri depresyonda olan çocukların özellikle dil gelişiminde ve öğrenme yeteneğinde zayıflık görülüyor.
10. Demiri eksik etmeyin
Kuşkusuz bütün mineraller bebeğiniz için gerekli. Ancak, demirin ayrı bir önemi var. Demir eksik alındığı takdirde beynin kritik bazı noktalrı yeterli şekilde gelişmiyor. Anne sütü ile beslenen bebekler için sorun yok.
Devamını Oku...


Bebekleri İshalden Korumanın Yolları ve İshal Beslenmesi

13:38 No Comments

Anne sütü ile beslenme, ishalde en etkili korunma yöntemidir.
5
İshal; bağırsak hareketlerinin artması, emilimin azalması ve dışkı miktarının fazlalaşması ile günlük dışkı kıvamının bozularak, sulu bir görünüm alması olarak tanımlanır. Yenidoğan ve süt çocuklarında sık rastlanan ishalin tedavisi ve korunma yolları hakkındaki tüm bilgiler haberimizde!
Yenidoğan ve süt çocuklarında ileri yaşlara kıyasla ishal daha kolay oluşur ve sık rastlanır. Bu durum, ilk aylarda çocukların besin bileşimindeki değişikliklere kolay uyum gösterememeleri ve ishal yapabilen mikroorganizmalara henüz bağışıklık kazanmamış olmaları ile açıklanır.
Ülkemizde enfeksiyonlar, ishallere yol açan nedenlerin başında gelir. Diğer bir risk faktörü ise dengesiz beslenmedir. Dengesiz beslenmeye en sık diyette karbonhidrat fazlalığı neden olur. Genellikle ilk yaşta fazla sulandırılmış nişasta ve şeker ilave edilmiş sütle beslenmek ishale eğilimi artırır.
Akut ishal, vakaların büyük çoğunluğunda 2-7 gün içinde kendiliğinden iyileşme gösteren bir hastalıktır. İshalde temel tedavi, öncelikle sıvı ve tuz kayıplarının yerine konmasıdır. Antibiyotikler genellikle etkisiz ve gereksizdir. Ancak dışkılarda kan, -müküs varlığı veya ishalin 7 günde düzelmemesi durumunda dışkı kültürü alınarak ishala neden olan mikroorganizma saptanmalı ve gerekiyorsa etkili antibiyotik verilmelidir.
Beslenme, ishalin tedavisinde çok önemli!
İshal tedavisinin ana ilkelerinden birisi, beslenmenin erken başlatılması ve anne sütü alan bebeklerde bu beslenmenin kesintisiz devam ettirilmesidir. Sadece anne sütü alan bebeklerde emzirme sıklaştırılır, aralarda kaynatılmış ve ılıtılmış su verilir.

Karışık veya yapay beslenen 4-6 aylıktan küçük bebeklerde 1-2 gün süre ile süt formülleri, anne sütüne ek olarak veya tek başına verilir.
Anne sütü almayan 4-6 aylıktan büyük bebek ve çocuklarda kısa aralıklarla enerji ve proteinden zengin, yumuşak, taze hazırlanmış püre şeklindeki yiyeceklerden (yoğurt, yoğurt ile yapılmış olan az yağlı pirinç çorbası, ayran, pirinç lapası, haşlanmış patates ve havuç püresi) önerilir. Elma, muz püresi de verilebilir. Öğün aralarında su verilmesi de gereklidir. İshal süresinde iştahsızlık sık görülür. Bebek zorlanmamalı, kusma ve bulantıyı artırmamak adına besinler sık ve azar azar, günde en az 6-8 kez verilmelidir.
İshal durana kadar liften zengin besinler bağırsak hareketlerini artırdığı için verilmez. Yağ emilimi bozulmamıştır ancak çok yağlı besinler bağırsaklardan geçişi hızlandırdığı için birkaç gün verilmez.
İshalden korunma
Anne sütü ile beslenme, ishal gelişmesini önleyen en iyi ve etkili korunma yöntemidir. Anne sütü ile beslenen bebeğin mikroplarla temas riski çok azdır. Ayrıca anne sütünün bebeğin vücut direncini artırma, bağırsak yüzey dokusunun çabuk iyileşmesini sağlama gibi önemli koruyucu özellikleri vardır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde genelde ağır ishal görülmez ve anne sütü almaya devam eden ishalli bebekte ağır sıvı kaybı gelişmesi nadirdir.
Mikrobik ishaller el ve ağız yoluyla bulaşır. Bu zincirin kırılması çok önemlidir. Temiz içme ve kullanma suyunun kısıtlı oluşu, kanalizasyon sisteminin yetersizliği veya yokluğu bağırsak enfeksiyonlarını artıran faktörlerdir. Bununla birlikte hijyen kurallarına dikkat edilmesi ile mikropların bulaşması engellenebilir. Bunların başında bebeğe bakan kişinin ellerinin temizliği gelir. Bebeğin besinlerini hazırlamadan önce, tuvaletten çıktıktan ve bebeğin bezini değiştirdikten sonra, bebeği beslemeden önce eller sabun ve bol su ile yıkanmalıdır. İçme sularının, süt formüllerine ilave edilecek suların kaynatılması; biberon, bardak, tabak, kaşık gibi yiyecek araçlarının temiz yıkanması, içlerinde süt ve yiyecek artıklarının kalmaması, çiğ yenecek, meyve ve sebzelerin bol ve temiz su ile iyice yıkanması önemlidir. Besinlerin taze hazırlanması, açıkta bırakılmaması ve sıcakta bekletilmemesi dikkat edilmesi gerekli diğer koruyucu önlemlerdendir.
Erken çocukluk çağı ishallerinin önemli bir bölümünden sorumlu olan rotavirüs enfeksiyonlarını önlemeye yönelik olarak ağız yoluyla uygulanan rotavirüs aşısı geliştirilmiştir. Bu aşının 2-3 aylık bebeklere uygulanmasının yaygınlaştırılması temel hedeflerimizden olmalıdır.
Devamını Oku...


Planlanmamış Gebeliğin En Büyük Sebebi

13:02 No Comments

İstenmeyen daha doğrusu beklenmeyen bir bebek haberi çiftleri nasıl etkiler, bunun sebebi ne olabilir?
8
Hamile kalma riskini neler oluşturur, çiftler gebelik hakkında nasıl tedbirler almalıdır? ABD’de sayısı artan kürtaj vakalarında incelemeler yapılmış ve bazı sonuçlara varılmıştır. Kısır olduğuna inanan hatta emin olan çiftlerin korunmadıklar ve bu hesapta olmayan gebeliklerin sonucunda bebeğin düşürülmesi ya da alınması kararı verilmeye başlanmıştır.

Bazı kazalar sonucunda beklenmedik gebelik haberleri özellikle çocuk düşüncesini tamamen hayatından çıkaran çiftler için sarsıcı olabiliyor. Durumu ne olursa olsun planlarında bebek olmayan çiftlerin mutlaka iyi bir şekilde karşılıklı olarak korunmaları gerekiyor. Aile planlaması ve doğum kontrol kesinlikle gebelik olasılığını ortadan kaldırır. Hamile kalma ve çocuk sahibi olma gibi bir sağlık durumunuz yoksa bile korunmaya devam edin.
Devamını Oku...


Normal Doğum Mu Sezaryen Mi?

12:59 No Comments

Hamileliğin başlarından itibaren doğum korkusu duyulmaya başlanır. Doğum günü yaklaştıkça normal doğum mu sezaryen doğum mu yapılması gerektiği düşünülür. Halbuki gelişmiş ülkelerde sezaryen sadece zorunlu durumlarda son çare olarak yapılır. Aslında gelişmiş ülkelerdeki doktorlara göre sezaryen bir doğum yöntemi değil anne ve bebeği kurtarma adına yapılan bir ameliyattır.
Bizim ülkemizde normal doğum korkulacak bir şey gibi gösterilmeye çalışılmış, sırf özel hastaneler de doktorların para kazanması adına sezaryen yöntemi özendiriliyor. Çok yakında sezaryen ülkemizde yasaklanacak gibi görünüyor. Nitekim çok yerinde bir karar olacaktır. Çünkü bazı hamile kadınlar şu anda seçme şansları olduğu için en doğru kararı vermek istiyor ve ikilemde kalıyor. Hatta “Keşke seçme şansımız olmasa da normal doğum yapmak zorunda kalsak.” diyorlar.
Bazı hanımlardan da şunları duyduk. Bazı doktorlar para kazanma uğruna kendilerine gelen hamileleri çeşitli bahanelerle sezaryen doğuma yönlendiriyor. “Çatın dar, bebek yola girmiyor, kordon dolanmış.” gibi söylemlerde de bulunabiliyorlar. Gebe normal doğum yapacağı konusunda ısrar ederse de yüzü asılan doktorların olduğu anlatılıyor. “Normal doğum istediğimi söyleyince doktor bir daha yüzüme bakmadı.” diyen birini tanıyorum.
Bu ve buna benzer birçok sebep yüzünden normal doğumdan kaçınılsa da çoğu ünlü kadın normal doğumu tercih ediyor. Herkese de normal doğumu överek tavsiye ediyorlar. İşte o ünlülerden bazılarının yaşadıkları:
Çağla Şikel: 
Korktum ama müthiş bir deneyimdi. Doğumla ilgili okuduğum kitaplar ve birkaç arkadaşımın tecrübeleri dışında hiçbir fikrim yoktu. Bir kadın olarak normal yollarla bebeğimi dünyaya getirebilmeyi ve bizlere bahşedilen bu mucizevi duygunun her anını hissederek bebeğimi kucağıma almayı istedim. Hamileliğimi öğrenir öğrenmez ilk andan itibaren normal doğum olmasını çok istedim ama endişelerim de vardı. doğum günü gelip çattığında korkunun yerini heyacan aldı.doğum öncesi ve sırasında, doğum koçum Ayşe Öner bir an olsun yanımdan ayrılmadı. Beni doğuma ruhsal ve bedensel olarak hazırladı. Müthiş bir deneyim yaşadım… Epidural anestezi aldım ve ağrı çekmedim. hamile arkadaşlarıma kesinlik normal doğumu öneriyorum. Yeniden doğumyaparsam, tıbbi bir engelim olmazsa yine aynı yolu tercih ederim.
Pınar Altuğ: 
Hamileliğimi öğrenir öğrenmez normal doğuma hazırdım. Tercih ettim çünkü doğru ve doğal olanı bu. Sonuçta sezaryen bir müdahale ve ameliyat. Hamilelik kursuna giderek hazırlandım. Normal doğum büyük avantaj çünkü doğurduğun an doğumla ilgili konu kapanıyor. 12 saat sancı çektim, doğumhaneye girdiğimde sancım bitti. Maalesef bu nedenle suni sancı verildi. Ardından sadece yarım saat epidural anestezi uygulandı. Yine de, 10 kere daha doğursam normali tercih ederdim. 

Yedide başlamıştı sancılarım gece on ikiyi on geçe İrem’i doğurdum. 7 saat sancı çektim, iğne de yaptılar suni sancı için, o felaket bir şeydi. Keyfim yerindeydi ama sancı birden geldiğinde yüzüm ateş gibi oluyordu ve böyle bebek gibi büzülmek istiyordum. Kocaman karından bacaklarını kendine çekemiyorsun. Düzgün nefes alarak rahatlamaya çalışıyordum. Yoga hocam da gelmişti zaten. Sonunda beni içeriye aldılar,doğum başladı. İbrahim doktor önlükleri giydi, doğuma girdi. Yarım saat içinde doğurdum. Hiç sesim çıkmamış, hiç bağırmadım gerçekten. İrem çıkar çıkmaz, benim kucağıma yatırdılar, İbrahim kocaman eldivenlerle başımda bekliyordu çünkü kordonu kesecekti. Hatta korktu, heyecanlandı sanki canını acıtırmış gibi geldi ona.
Nurgül Yeşilçay:
”’Dünyanın en güzel şeyini yaptım. İyi ki de yaptım. Çok sağlıklı bir bebek dünyaya getirdim. Nasıl oldu bilmiyorum. Gerçekten suyun ağrıları aldığını düşünüyorum. Cem”e de büyük katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Aslında çok rahat bir doğum oldu. Yaklaşık 20 saat kadar bir sancım oldu. Sonunda sağlıklı bir bebek doğdu. Hep onu seyretmek istiyorum. Dünyanın en güzel tablosu ve en güzel sineması gibi devamlı ona bakmak istiyorum”” 
Gülben Ergen:
Sabaha karşı 04:30’da beni uykumdan uyandıran olağanüstü duygu, 9 aydır iç içe yaşadığımız yolculuğun son saatleriydi… 8 saat sürdü büyük mücadele, kavuşabilmenin dualı mücadelesi… Niçin sezaryan olmadın diyenlerle doluydu her yer, ben istedim hissetmeyi an be an, ayık olmayı, yaşamayı, acıysa adı…acımayı…
Yeter ki hissetmeyi istedim.. ve hissettim 13:45’de ağlamaktan şişmiş gözlerim oğlumu gördü..
Sol omzum kutsal oldu, her yer mis koktu..
Deniz Akkaya:
Normal doğum yaptım. 18 saat sancı çektim, sonra epidural oldum. Doğumun başladığı akşam iki Türk kız arkadaşımla yemekteydim. Eve geldim, havluyu yere düşürdüm ve suyum geldi. Doğuma normalde 10 gün vardı. doğum koçumu aradım, Vivien’i… “Evet, doğuruyorsun” dedi. Arkadaşlarım arabayı o panikle o kadar hızlı sürüyorlardı ki, polis durdurdu. hamile olduğumu görünce ambulans çağırdılar, apar topar götürdüler hastaneye. O ana kadar her şey heyecanlı gidiyordu, kızıma anlatacak bir hikâye diye düşünüyordum ama sancı dört dakikada bir gelmeye başlayınca işin eğlencesi kalmadı. doktor kontrol ederken, “Bebeğin kafası görünüyor” dedi. Ayşe’nin bir omzu ve kafası çıkmıştı, doktor bana “Hadi sen al çıkar geri kalanını” dedi. Vivien videoya çekti. 3 dakika sürmedi doğumum.
Irmak Ünal:
Kızım Kayla’yı normal doğumla doğurmak istedim ama herhalde saplantılı bir şekilde istedim ki olmadı. Ağrılar için hiçbir şey istemedim epidural’i reddettim. Biraz fazla cengâverce davranmışım sanıyorum, 20 saat sancı çektim. Ardından zorla epidural verdiler. Hala doğuramayınca acilen sezaryene aldılar. Doktorum ‘Sezaryen bir opsiyon değil bir zorunluluk’ dedi. Artık zaten çocuğuma kavuşmak istiyordum, teslim oldum. Bebeğimi kucağıma aldığımda biraz zorlandığı için yüzünde morarmalar vardı. Sesini duymak benim için çok müthiş bir şeydi. Onun dışında da bir duygu tanımıyorum ben bu yaşıma kadar. Her tarafını inceledim, ellerini, ayak parmaklarını, burun deliklerini… Çünkü o 9 ay, hatta ömrünüz boyunca tanışmayı beklediğiniz varlık.”
Normal doğumun avantajları:
Vajinal doğumdan sonra anne normal hayatına daha çabuk döner.
Hemen bebeğini emzirmeye başlayabilir.
Anne ve bebek arasında duygusal temas daha kısa sürede ve güçlü başlar.
Anne hastaneyi daha kısa sürede terkedebilir.
Gebelik öncesi yaşantısına daha kısa sürede dönebilir.
Doğum esnasında sıkışıp büzüşen bebeğin akciğerleri, soluk alıp vermeye daha hazırlıklı olur.
Bir önceki yazımız olan 5 Buçuk Aylık Doğdu başlıklı makalemizde 25 haftalık doğan bebek yaşar mı, 25. haftada bebeğin ultrason görüntüsü ve 26. haftada bebeğin ultrason görüntüsü hakkında bilgiler verilmektedir.
Devamını Oku...


Hamilelik Sürecinde Kadının Psikolojik Durumu

12:54 No Comments

Hamilelik sürecinde sadece kadın değil erkek de farklı duyguları ortaya çıkaran bir süreçtir. Elbette her kadın hamilelik sürecini aynı yaşamaz. Kimi kadın çok rahat geçirirken, bazı kadınlar için bu süreç zorlu olmaktadır.
Kadınlar hamilelik sürecinde daha hassas bir yapıya bürünürler. Bu süreçte eşinden ve çevresinden ilgi ve alaka bekler. Eşinin bu süreci kendisiyle eşit yaşaması beklentisi içindedir.
Hamile bir anne adayının genel bakışı, hamileliğin çok mutlu bir süreç olduğudur. Bu durum sadece pozitif bir yönüdür. Diğer bir yönden ise anne adayı için korku ve kaygılarının başladığı yoğun olarak hissedildiği bir süreçtir. Bu süreç Hamilelik Depresyonu denilen bir sorunun açığa çıkmasına neden olur. Hamilelik depresyonu yapılan inceleme ve araştırmalarda sıkça karşılaşılan bir durum olduğudur.

Hamile Kadınların Kaygıları.

  • Doğum sonrası, annenin bebek bakımıyla baş edememek ve buna bağlı yetersiz hissetme duygu.
  • Doğum sonra vücut formunun eski yapısına dönüp dönmeyeceği.
  • İlk üç ay içinde bebeği hissedememe ve buna bağlı suçluluk duygusu hissetmesi.( Anne adayları ilk 3 ay boyunca bebeklerini hissedemezler.)
  • Son 3 aylık periyoda artık kadının kendine yönelik kaygıları artar, çünkü doğum yaklaşmıştır. Artık kendini anne olarak görmeye ve hissetmeye başlamıştır. Göğüsleri emzirmeye hazırlıkla, sütle dolar, böylece, besleme misyonu da açığa çıkar. O güne kadar yaşamının misyonunun değiştiğini hamile kadın daha net bir şekilde algılamaya başlar. Bu durum, cinsel kimliği ile ilgili farklılaşmalar olduğu duygusunu oluşturur ve kaygılarını arttırır. Kendisinin kadın olarak çekici olmadığı duygusu yaşar. Anne-baba rolü ile kadın-erkek rolünün doğallaşması konusunda uzun sürecek sıkıntılı bir sürece girilir.
Devamını Oku...


Hamilelik Belirtileri

12:52 No Comments

Gebeliğin varlığını gösteren en önemli bulgu adet gecikmesi olarak gösterilmektedir. Bununla birlikte her adet gecikmesinin hamile olunduğu anlamına gelmediğini de belirtmek gerekmektedir. Hamilelik belirtilerinin tamamını gösterse bile kişinin tam anlamıyla hamile olduğunu öğrenebilmesi için bir test yaptırması doğru olacaktır.
Bir kişinin hamile olduğunu belirten küçük sinyallerin ne olduğu konusunda birkaç doğrulanmış bilgi bulunmaktadır. Bunların çoğu vücutta meydana gelen hormon değişikliklerinin yan etkisidir. Elbette herkeste aynı belirtilerin daha doğrusu yan etkilerin görülmesi gerektiğine dair bir şart bulunmamaktadır.
Devamını Oku...


Esra Erol Hamile Mi?

12:51 No Comments

Esra Erol Hamile mi? Esra Erol hamile olduğunu açıkladı. Esra Erol ne zaman doğum yapacak? Tüm bu sorular yazımızda yanıt buluyor.
Ünlü sunucu Esra Erol geçtiğimiz günlerde Fox TV’de sunuculuğunu yaptığı Evlen Benimle isimli programında ikinci çocuğuna hamile olduğunu açıkladı. Esra Erol tam 3 aylık hamile!
Esra Erol son haftalarda bulantı ve baş ağrısı şikayeti yaşadığını ve bu yüzden doktora gittiğinde hamile olduğunu açıkladı. Yapılan testlerde üç aylık hamile çıkan güzel sunucunun 2,5 yaşında İdris Ali isminde bir oğlu var.
Bir sorun çıkmazsa altı ay sonra yeni bebeğini kucağına alacak güzel sunucuya sağlıklı bir doğum yapması için dua ediyoruz.
59074_esra_1
Devamını Oku...