Velilerin desteği olmadan eğitim olmaz.

21:54

Bu kente insanları çeken en önemli unsur tartışmasız iş bulabilme umudu. Endüstriyel büyümenin çok hızlı olduğu bu şehirde haliyle vasıflı ve vasıfsız işçi talebi de giderek artıyor. Bu durum daha fazla insanın bu kente gelmesine vesile oluyor. Bu satırları yazarken aklıma Amerika ve Avrupa’da yaşayan Türkler geliyor. Aralarında çok ciddi eğitim ve nitelik farkı olduğu malum. Amerika’da yaşayan Türklerin çok büyük bir çoğunluğu beyaz yakalı. Avrupa’da ise durum tam tersi.
Gaziantep güneydoğunu’n Avrupa’sı gibi; çok fazla göç alıyor. Göçle gelenlerin önemli bir kısmı çok kötü, hatta yok denecek kadar az bir eğitim arka planına sahip. Zaten istatistikler de bunu doğruluyor. Gaziantep’in üçte biri okuma-yazma bilmiyor. Kaç büyükşehirin böyle bir istatistiği var acaba?
Bu istatistiğin kaynağı olan insanların tek derdi hayatta kalmak. Doğal olarak önlerine çıkan iş fırsatlarını sonuna kadar değerlendiriyorlar. Sadece kendileri değil, çocukları da haftalık 20 Türk Lirasına fırın, kahvehane ve  lokanta gibi mekanlarda çalışıyorlar. Tüm ailenin parası bir araya geldiğinde ise geçim derdi onlar için sorun olmaktan çıkıyor. Hal böyle olunda “çocukların eğitimi” onlar için çok da değerli değil. Eve giren sıcak para eğitimle kazanılacak niteliklere göre çok daha tatlı. Geçim derdinde oldukları için geleceğe projeksiyon tutamıyorlar. Bu durumdan etkilenmesi gereken ilk bakışta kendi çocukları, ama durum hiç de öyle değil. Tam bir kelebek etkisi.
Bu anlayışa sahip veliler öğretmenlere hiç yardımcı olmuyor. Kendi çocuklarının eğitimleri umurlarında olmadığı için okulun taleplerini de dikkate almıyor, önemsemiyorlar. Ne çocuklarına doğru dürüst bir eğitim motivasyonu sağlıyorlar ne de düzgün çalışma koşulları. Dediğim gibi, bunu yapacak ekonomik koşullara da sahip değiller. Göçle gelen insanların yoğun yaşadıkları semtlerde yer alan okullar ise perişan. Bu perişanlık sadece fiziksel koşullarla ilgli değil, aynı zamanda psikolojik arka planla da ilgili. Veliler okula ilgi göstermeyince, öğretmenler de işlerini yapamaz hale geliyorlar.
Devletin her imkanı sağlayamıyor maalesef okullara. Velilerin katkısına ihtiyaç var. Türkiye gerçeği bu. Sosyal devlet anlayışından bahsetmenin kimseye faydası yok. Velilerin tek derdi çocuklarının eğitim aldıkları okulu bitirmeleri. Ne öğrendikleri ya da hangi nitelikleri kazandıkları hiç önemli değil. Aslında konunun merkezinde çocuklar var. İlkokul birinci sınıfa başlayan öğrencilerin gözlerindeki pırıltı, birkaç yıl içerisinde kayboluyor. O gülen gözler, hüzne bırakıyor yerini. Nedeni, okulun başka, anne-babaların başka telde okumaları aynı şarkıyı.
Hiçbir eğitim kurumu veli desteği olmadan ayakta kalamaz. Bu nedenle bu kentin eğitim problemlerine çözüm üretmek için aileden başlamak gerekiyor. Önce aileleri eğitim sürecinin kaliteli bir şekilde tamamlanması halinde çocuklarının gelecekte daha nitelikli meslekler yapabileceklerine inandırmak gerekli.