Nesi Var
Ev içi oyunları çoğunlukla bir halka oluşturarak oynanır. "Nesi var?"
oyununda bir kişi ebe seçildikten sonra, diğerleri birlikte bir nesne ya
da kişi belirlerler. Ebe her çocuğa sırayla "Nesi var?" diye sorarak,
aldığı dolaylı yanıtlarla belirlenmiş nesnenin ne olduğunu anlamaya
çalışır. Bir bilgisayarın nesne olarak belirlendiğini varsayalım:
- Nesi var?
- Camı var.
- Nesi var?
- Yazısı var.
Ebe kimin yanıtı üzerine tutulan nesneyi bilirse, o ebe olur ve oyun
böyle devam eder. Ebenin daha önceden saptanan sayıda soru sormasına
karşın nesneyi bilememesi durumunda, ebeliği sürer.
"Körebe"
oyunu, 10-12 çocukla oynanır. Önce ebe belirlenir ve ebenin gözleri bir
bezle bağlanır. Oyun adını, ebenin gözlerinin bağlanmasından alır. Ebe
ortada kalacak biçimde oyuncular bir halka oluştururlar.
Türkü söyler döneriz
Bil bakalım biz kimiz
Elindeki değnekle
Göster bizi körebe
Sözlerini yinelerken halkayı bozmadan el çırparak ebenin çevresinde
dönerler. Ebe bu sırada kollarını öne doğru uzatarak dokunduğu kişinin
başını, yüzünü ve üstünü elleriyle yoklar. Kim olduğunu anlayabilirse
adını söyler. Eğer tanırsa, dokunduğu oyuncu ebe olur. Tanıyamazsa, oyun
aynı ebeyle sürer. Körebe evin içinde oynandığı gibi dışarıda da
oynanır.
Yüksük oyunu
"Yüksük oyunu",
küçük çocukların sevdiği bir oyundur. Ebe seçiminden sonra yüksük bir
yere saklanır. Ebe yüksüğe yaklaşırsa, çocuklar hep bir ağızdan "sıcak",
uzaklaşırsa da "soğuk" derler. Bu oyun, yüksüğün yerini belirtmek için
el çırparak da oynanır. Ebe saklanan yüksüğe yaklaştıkça el çırpma
kuvvetlenir, uzaklaştıkça yavaşlar.
"Cicoz"
da denen "Yüzük Oyunu"nda, yüzük uzun bir sicime geçirilir ve sicimin
iki ucu birbirine bağlanır. Oyuncular bir halka oluşturarak otururlar,
bir elleriyle ipi tutarken öbürüyle yüzüğü ebeye göstermeden
birbirlerine geçirirler. Yüzük elden ele geçerken, "Al cicozu, ver
cicozu, geldi cicoz, gitti cicoz. Haniya cicoz, işte cicoz. Kimde cicoz,
bende cicoz" diye bir türkü tuttururlar. Ortada duran ebe yüzüğün kimin
avucunda olduğunu tahmin etmeye çalışır; şüphelendiği oyuncuya elini
açtırır. Yüzüğü bulursa ebeler değişir. Bulamazsa oyun sürer.
"Bom Oyunu"nda, gene 8-10 ya da
daha çok sayıda kişi oturarak bir halka oluşturur. Oyunculardan biri
"Bir"den itibaren sırayla saymaya başlar. Sayarken oyuncunun, beş, on,
on beş gibi beşin katlarının yerine "Bom" demesi gerekir. "Bom" demeyi
unutarak sayı söyleyen oyuncu oyundan çıkar. Hiç yanlış yapmayarak sona
kalan kişi oyunu kazanır. Oyunu biraz zorlaştırmak için üçün ya da
yedinin katları da "Bom" olabilir.
"Estepeta" denen oyunda da önce bir ebe seçilir. Ebe çocukların dalgın bir anını kollar ve "Estepeta!" diye bağırır.
Ebeyi duyan çocuklar, oldukları yerde kalmak zorundadırlar. Ne
kımıldayabilir, ne de konuşabilirler. Bu durum ebenin "Boz!" demesine
kadar sürer. Ebe "Boz" demeden kımıldayan ya da konuşan olursa, bu kez o
ebe olur. Bazı yörelerde bu oyuna "Tıp" denir.
İğne-İplik Oyunu
"İğne-İplik Oyunu", eşit sayıda oyuncudan oluşan iki grupla oynanır. Her
gruba bir dikiş iğnesi ve iplik verilir. "Başla!" uyarısıyla birlikte,
her iki grubun ilk oyuncuları ipliği iğneye geçirir. İkinciler çıkarır,
üçüncüler geçirir, böylece sonuncu oyuncuya kadar oyun sürer. Önce
bitiren grup oyunu kazanır.
"Sözcük Bulma", çocuklar ile
yetişkinlerin birlikte oynayabildiği bir oyundur. İki takım arasında
oynanır. Sözcüğü seçen takımdan seçilen bir oyuncu, sözcüğü karşı takıma
pantomimle anlatmaya çalışır. "Keçiboynuzu" gibi bileşik sözcükler
bölünerek anlatılabilir.
Sessiz Film
"Sessiz Film" iki takım arasında oynanır ve oynanış biçimi açısından
"Sözcük Bulma"ya benzer. Takımlardan birinin tuttuğu bir film ya da
kitap adı, karşı takımın oyuncularından birine söylenir. Oyuncu bunu
pantomimle takım arkadaşlarına anlatmaya çalışır. Örneğin, Bereketli
Topraklar Üzerinde'yi anlatmaya başlarken, önce filmin adının üç
sözcükten oluştuğunu anlatmak için parmaklarıyla üç işareti verir. Sonra
da sözcükleri teker teker, oynayarak anlatır. Oyuncular filmin adını
bulamazsa, sıra diğer takıma geçer.
"Ateş, Toprak, Hava, Su",
yumuşak bir top ya da düğüm atılmış bir mendilin oyuncudan oyuncuya
atılmasıyla oynanır. Topu atan oyuncu "Ateş" derse, topu tutan oyuncu
sessiz kalır. Eğer "Toprak" derse, atıcı 10'a kadar saymadan topu tutan
oyuncunun bir kara hayvanı adı; "Hava" derse bir kuş adı; "Su" derse bir
balık adı söylemesi gerekir. Oyuncu yanarsa cezalandırılır.
"Yutturma Oyunu"nda oyuncular
ikişer kişer eşleşirler. Eşlerin yan yana oturmalarında yarar vardır;
çünkü o zaman daha az şaşırırlar. Eşlerden birisi oyunu başlatır:
"Babamla çarşıdan gelirken yolda bir üzüm çöpü buldum, evirdim,
çevirdim, sildim, süpürdüm, Sacide'nin ağzına tıktım!" der. Sacide'nin
eşi, sözü alır, hemen "Yutturmam!" der. Oyunu yöneten çocuk, "Ya ne
yaparsın?" diye sorar. "Eviririm, çeviririm, Onur'un ağzına sokarım,"
der. Onur'un eşi boş bulunur da onu savunmazsa, oyundan çıkarılır. "Ya
ne yaparsın?" sorusu, "Senin ağzına tıkarım", diye de yanıtlanabilir. O
zaman savunma işi, soruyu soranın eşine düşer.
"Nuh'un Gemisi" eşit sayıda kız
ve oğlan oyuncularla oynanır. Bu oyunda herkese gizlice bir hayvan adı
takılır. Ama aynı hayvanın adı biri kız, öbürü oğlan olmak üzere iki
oyuncuya birden verilir.Oyuncular adını taşıdıkları hayvanın sesini
taklit ederek (hırlama, havlama, ötme, tıslama gibi) eşlerini bulurlar.
Oyunun sonunda eşini
bulamayanlar önceden saptanan bir cezayı yerine getirir.
Müzikli oyunlar
Müzikli oyunlar, müzik eşliğinde oynanır. Paketi Geçir oyunu, ödülle
sonuçlanan bir oyundur. Ödül olarak belirlenen bir nesne kâğıtla birkaç
kat sarılır. Oyuncular bir halka oluşturacak biçimde otururlar ve müzik
çalarken
paketi birbirlerine geçirirler. Müzik durduğu anda elinde paket kalan
oyuncu onu açmaya başlar, ama müzik yeniden başlar başlamaz paketi
diğerine geçirir. Paketin en son katını açan oyuncu oyunu kazanır ve
ödülü alır.
Müzikli Sandalyeler Oyununda, sandalyeler halka oluşturacak biçimde sırt
sırta dizilir. Sandalyelerin sayısı oyuncuların sayısından her zaman
bir eksiktir. Oyuncular müzik çalarken sandalyelerin çevresinde müziğin
ritmine
uyarak yürürler. Müzik durunca en yakın sandalyeye otururlar. Açıkta
kalan oyundan çıkar ve her duruştan sonra da bir sandalye eksiltilir.
Böylece sonunda bir sandalyenin çevresinde dönen iki oyuncu kalır.
Sandalyeyi kapan kazanır.
Küçük çocukların oynadığı Müzikle Zıplama Oyununda, oyuncular müzik
çalarken zıplarlar. Müzik durduğunda yere oturup bağdaş kurarlar. Bağdaş
kurmada sona kalan oyuncu oyundan çıkar.
Bellek oyunları
Teyzem Çarşıya Gitti oyununda
ilk oyuncu "Teyzem çarşıya gitti ve... (A harfi ile başlayan bir nesne)
aldı" der. İkinci oyuncu bu cümleyi tekrarlayıp, A harfi ile başlayan
yeni bir nesnenin adını söyler. Oyuncuların "Teyzem çarşıya gitti ve bir
ananas, bir atkı, bir ayakkabı, bir anahtar, ... aldı" gibi önceden
söylenen nesneleri anımsaması ve her seferinde yeni bir nesne adı
söylemesi gerekir. Sözcük bulamayan ya da geciken oyundan çıkar.
Babam Çin'den Geldi oyununda,
oyunu başlatan oyuncu Babam Çin'den geldi dedikten sonra, yanındaki "Ne
getirdi?" diye sorar. Yanıt "Bisiklet"se, tüm oyuncular sözde pedal
çevirmeye başlar. İkinci oyuncu da, "Babam Çin'den geldi" der ve "Ne
getirdi?" sorusuna, örneğin "Yelpaze" yanıtı verdikten sonra, oyuncular
pedal çevirmeyi sürdürürken, bir yandan da yelpazelenmeye başlar. Oyun
bunun gibi, hareketle anlatılabilecek yanıtlarla
sürer.
Çağrışım
Oyunları
Oyununda oyunculardan biri aklına ilk gelen sözcüğü (örneğin, deniz)
söyler. Sonraki oyuncu bu sözcüğün çağrıştırdığı bir başka sözcüğü
söyler (örneğin, balık). Oyun bu şekilde birbirini çağrıştıran
sözcüklerle sürer ve böylece bir sözcükler zinciri oluşur. İlgisiz
sözcük söyleyen kişi oyun dışı kalır. Her oyuncu üçer sözcük söyledikten
sonra oyun durur ve zincirin hiçbir halkasını atlamadan geriye doğru,
yeniden "deniz" sözcüğüne ulaşmaya çalışılır.
Bellek Oyununda, içinde 20 değişik nesne bulunan bir tepsi, herkese bir
dakika süreyle gösterilir. Seçilen nesnelerin kolay akılda kalacak
türden olmamasına dikkat edilir. Tepsi ortadan kaldırıldıktan sonra, her
oyuncu aklındakalan nesnelerin adlarını yazar. Nesnelerin çoğunu
hatırlayan kişi oyunu kazanır.
Tadını Anlama oyununda, yarım
düzine kadar bardak değişik içeceklerle doldurulur. Oyuncuların gözleri
bağlanır ve yalnızca tadına bakarak bardaklardaki içeceklerin ne
olduğunu anlamaları istenir.
Ne Kokuyor? da buna benzer bir
oyundur. Fincan tabaklarına adaçayı, nane, kekik, tütün gibi şeyler
koyulur. Her tabağın üzeri bir bez parçasıyla örtülür. Oyuna katılanlar
kokularından tabaktakilerin ne olduğunu anlamaya
çalışır.
Ses Algılamada, oyuncuların gözü
bağlanır. Oyuncular, tahta bir yüzeye yüksekten bırakılan nesnelerin
çıkardığı sesten ne olduğunu anlamaya çalışırlar.
Kâğıt ve kalem
oyunları
"SOS", kâğıt kalemle oynanan en
basit oyunlardan biridir. İki oyuncuyla oynanır. Kâğıda karşılıklı dört
çizgi çizilir ve ilk oyuncu karelerden birine bir "artı", öbürü ise
başka bir kareye bir "sıfır" koyar. Oyun böylece sürer ve
oyuncular dikey, yatay ya da çapraz sırada üç artı ya da üç sıfır elde etmeye çalışırlar.
Amiral Battı
İki oyuncuyla oynanır. İki oyuncu da kağıtlarına iki büyük kare çizer.
Bunları enine ve boyuna 10'ar çizgiyle 100 kareye bölerler. Küçük
kareleri tanımlamak amacıyla, büyük karelerin üst tarafına A'dan
başlayarak harfler, sol kenarın da 1'den 10'a kadar rakamlar yazılır.
Büyük karelerden biri oyuncunun kendi savaş alanı, diğeri rakibinin
savaş alanıdır. Her oyuncu kendi savaş alanının kareleri içine
gemilerini yerleştirir: Bir adet Amiral (XXXX ile gösterilir), iki adet
Kruvazör (XXX ile gösterilir), üç adet Muhrip (XX ile gösterilir) ve
dört adet Denizaltı
(X ile gösterilir). Oyunculardan biri, elindeki boş kareler üzerinden,
önce bir rakam sonra da bir harf söyleyerek rakibinin gemilerinin
karesini bulmaya çalışır (oyundaki ifadesiyle rakibinin bir karesine
ateş eder). Bulduğunda
(isabetli atışta) da gemiyi batırmış olur. Örneğin 6'nın C'si, 2'nin
F'si, 10'nun D'si gibi. Gemileri saldırıya uğrayan oyuncu da
karşısındakine, "Amiral yara aldı", "Bir denizaltı battı" türünden bilgi
verir. Üç atıştan sonra sıra öbür oyuncuya geçer. Oyunu, tüm gemileri
önce kim batırırsa o kazanır.
Kutu Kutu
Kareli ya da düz bir kâğıda, düzenli aralıklarla soldan sağa ve
yukarıdan aşağıya, hayali bir kare oluşturacak biçimde eşit sayıda
noktalar koyulur. Örneğin, 10 x 10 bir kare oluşturacak gibi 100 adet
nokta işaretlenir. Oyun iki kişiyle oynanır. Oyunu başlatan kişi, iki
noktayı birleştiren bir çizgi çeker. Amaç çizgileri kareye tamamlayarak,
en çok kutuyu elde etmektir. Son çizgiyi çizip kareyi tamamlayan
oyuncu, karenin içine kendi işaretini koyar (örneğin, adının baş
harfini). Rakipler birbirlerine kutu kaptırmamaya bakarlar. 100 karelik
bir bir oyunda 51 ve daha fazla kare alan oyunu kazanır.
Tren Oyunu
İki kişiyle oynanır. Oyuncular kendi kâğıtlarına birden dokuza kadar
sırayla rakamlar yazarlar. Oyunu başlatan, tuttuğu bir sayıyı gizlice
yazarak, arkadaşından bunu tahmin etmesini ister. Sözgelimi "5"i
tutmuşsa ve arkadaşı
bunu bilememişse, 5 rakamının üzerine bir çizgi çeker. Eğer bilirse
çizgi çizemez. Oyun sırası karşı tarafa geçer. Bir rakam dört çizgi
çizilerek kareyle çevrilince, o rakam "vagon" olur. Dokuz rakamın da
çevresi kapatılınca tren
kalkar. Treni kaldıran kişi oyunu kazanır.
Telgraf Oyunu
Oyunda önce bir sözcük seçilir ve her oyuncu, her biri seçilen sözcüğün
harfleriyle başlayan sözcüklerden oluşan bir telgraf yazmak zorundadır.
Örneğin "BOYACI" sözcüğü ile "Bütün Oyuncular Yarın Artık Cem'i
Isırabilirler" gibi bir telgraf oluşturulabilir. Telgrafı yazmak için
beş dakika süre verilir ve en komiğini yazan oyuncu ödüllendirilir.
"Sözcük Uydurmaca" oyunu, bir sözcük seçimiyle başlar. Sonra belli bir
süre içinde, seçilen bu sözcüğün harfleriyle olabildiğince çok yeni
sözcük türetilir. En çok sözcük türeten oyuncu başarılı olur.
Sözcük
oyunları
"Gezginin Masalları Oyunu"nda
ilk oyuncu yanındakine "Duyduğuma göre A....'ya geziye gidiyormuşsun.
Orada ne yapacaksın?" diye sorar. Yanındaki oyuncunun, sözcükleri "A"
harfiyle başlayan bir yanıt vermesi gerekir. Örneğin, "Anneme çiçek
alacağım" gibi. Bundan sonra ikinci oyuncu, üçüncüye aynı soruyu "B" ile
başlayan bir yer söyleyerek sorar ve oyun böylece sürer.
"Ünlüler Oyunu"nda, oyunu
yöneten bir harf söyler. Amaç, o harfle başlayan bilim adamı, devlet
adamı, sanatçı, sporcu gibi ünlü kişilerin adlarını sıralamaktır.
Örneğin "A" ile başlayan Atatürk, Aristo, Andersen, Arşimed gibi. En çok
ad yazan oyunu kazanır.
"Hece Oyunu"nda ilk oyuncu bir
sözcük söyler. Yanındaki bu sözcüğün son hecesiyle başlayan yeni bir
sözcük türetir. Örneğin "reklam"dan sonra "lamba". Bundan sonraki oyuncu
"başak" dedikten sonra, yanındaki oyuncunun "şak" hecesiyle başlayan
bir sözcük bulması gerekir. Bulamayan kişi oyundan çıkar. Sona kalan
oyuncu oyunu kazanır.
"Hortlak" oyununda her oyuncu,
özel adlar dışında bir sözcük oluşturmak için sırayla alfabeden bir harf
söyler. Ama sözcüğün kendisinde bitmesini engellemeye çalışır. İlk
oyuncu "s", ikinci "i", üçüncü "n", dördüncü "e" diyebilir. Beşinci eğer
"k" derse, sözcük tamamlanmış (sinek) olur ve beşinci oyuncu bir "can"
kaybeder. Oyunda üç can kaybeden oyuncu "hortlak" olur. Üç harfli bir
sözcük için ceza uygulanmaza.
"Dedektif Oyunu"nda, bir şapkanın içine oyuncu sayısı kadar katlanmış kâğıtlar koyulur. İki kâğıttan birine
"Katil", öbürüne de "Dedektif" yazılır. Bu ikisi dışında kâğıtların tümü
boş bırakılır. Her oyuncu şapkanın içindeki kâğıtlardan birer tane
çeker. Dedektifi çeken oyuncu kimliğini açıklar. Tüm ışıklar söndürülür
ve oyuncular evin içine dağılırlar. Bir süre sonra "Katil" kendine bir
kurban seçer ve ona sarılır. Kurban "Katil var!" diye bağırarak kendini
yere atar. Katilden başka herkes olduğu yerde kalır. Katil yerini
değiştirebilir. Bundan sonra ışıklar açılır ve dedektif sorguya başlar.
Sorgu sırasında katil dışındaki oyuncular doğruyu söylemek zorundadır.
Katil ise istediği kadar yalan söyleyebilir. Dedektifin katili
bulabilmesi için iki hakkı vardır, bulamazsa katil serbest kalır.
Masa oyunları ve taşlı
oyunlar
İki tür masa oyunu vardır: Taş hareketlerinin zar atmayla belirlendiği şans oyunları ve taşların belli
kurallara göre hareket ettirilmesiyle oynanan yetenek oyunları.
En çok bilinen yetenek oyunları, satranç, dama ve dominodur . Yetenek
oyunlarının çoğunda amaç, karşı oyuncunun taşlarını almak ya da taşları
özel bir biçime göre düzenleyerek sayı kazanmaktır.
"Dokuz Taş" iki kişi arasında oynanır. Her oyuncunun dokuz tane taşı bulunur. Bir kâğıda yukarıda görülen şekil
çizildikten sonra, taşlarını sırayla bu şekil üzerine yerleştirirler.
Yeni bir taş koyma ya da bir taşı hareket ettirme yoluyla, üç taşı aynı
sıraya dizmeyi başaran oyuncu öbürünün bir taşını alır. Oyunculardan
birinde iki taş kalınca
oyun biter.
"Dilmece" oyunu en çok dört kişi, kullanım sıklığına göre sayısal değeri belirlenmiş olan harflerle oynar. Çapraz
bulmaca gibi karelere ayrılmış bir tablo üzerinde oynanır. Tabloda,
çaprazlama yerleştirilmiş renkli karelerin de ayrı değerleri vardır.
Oyuncular yedişer harfle oyuna başlarlar. Tablonun ortasında yer alan
renkli kare başlangıç
noktasıdır. Amaç soldan sağa ve yukarıdan aşağı anlamlı sözcükler
yazmaktır. Yazdığı sözcüklerle en çok sayıyı toplayan oyunu kazanır.
"Mikado" oyunu küçük çubuklarla
(örneğin, kibrit çöpleriyle) oynanır. Düz bir yüzey üzerine atılan bu
çubuklar, öbürlerini oynatmadan teker teker alınmaya çalışılır
(alınırken çubuklardan birinden yararlanılabilir).
== Cezalar ==
Bazı oyunların sonunda, gülmek ve eğlenmek amacıyla oyunu kaybeden
kişilere cezalar verilir. Bu cezalar zamanla değişebilir ve yenileri
ortaya çıkabilir. Belli başlı cezalar aşağıda sıralanmıştır:
* Arkadaşlarının en güzelinin önünde diz çök, en akıllısının önünde eğil ve içlerinden en çok sevdiğini öp.
* Yerde duran kabın içindeki sütü yalayarak iç.
* Ayna ol: Cezalı arkadaşların önüne gidilir, onlar ne yaparsa taklit edilir.
* Tek elinle bir paketi sarıp iple bağla.
* Odanın bir köşesinde şarkı söyle, öteki köşesinde dans et, üçüncüsünde ağla ve dördüncüsünde gül.
* Alfabeyi tersten oku.
* Bir tekerleme söyle.
* Bir elmanın kabuğunu hiç koparmadan soy.
* Tek ayak durarak ayakkabını çıkar, giy.
* Dört ayak yürü.
* Kollarını kavuşturup yere boylu boyunca uzan ve kollarını açmadan ayağa kalk.
* Amuda kalk.
* Takla at.
* Odadan iki bacaklı çık ve altı bacakla geri gel (bir sandalye ya da sehpa taşıyarak).
* Öyle bir soru sor ki, tek cevabı "Evet" olsun.
Diğer Oyun Yazılarımız;
http://etkinlik.blogspot.com/2013/12/evde-cocukla-oynanan-oyunlar.html
http://etkinlik.blogspot.com/2013/12/cocuklarla-evde-oynayabileceginiz-oyun.html
http://etkinlik.blogspot.com/2013/12/baz-cocuk-oyunlar-ve-bu-oyunlar-nasl.html
http://etkinlik.blogspot.com/2013/12/2-3-yas-cocuklar-icin-evde-yaratc-oyun.html
http://etkinlik.blogspot.com/2013/12/cocuklar-evde-ne-oynayabilir.html
http://etkinlik.blogspot.com/2013/12/sokakta-ve-evde-oynanan-oyunlar-1.html
Çocuklar evde ne oynayabilir
amiral battı .
bom oyunu .
cicoz .
çocuk .
çocuk oyunu .
çocuklar evde ne oynar .
dilmece .
dokuz taş .
ev oyunu .
hece oyunu .
kutu kutu .
mikado .
sessiz film .
sos .
yüksük oyunu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder