suriye deki işkenceler

15:46

TRT Haber, Suriye'de Esed rejimi tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen rapor ve fotoğraflara ulaştı.
Suriye ordusunda 13 yıl askeri polis olarak görev yapan bir kişi, ülkede yaşanan iç savaş boyunca, rejime bağlı askeri hastanelere ölü olarak getirilen kişilerin fotoğraflarını çekmekle görevlendirildi.
Hastaneye getirilen kişilerin tamamı gözaltındayken işkence, elle boğma ve aç bırakılarak öldürülen Suriyeli muhaliflerden oluşuyordu. Askeri polis her gün, ölü olarak getirilen bu kişilerin yüz ve beden fotoğraflarını çekerek, numaralandırıp üstlerine teslim etti.
Cesetlerin yüz ve bedenleri üzerine elle yazılan şifreli notlarla beraber çekilen bu fotoğraflar, Suriye ordusu içinde sistematik olarak verilen öldürme emirlerinin yerine getirildiğine dair belge olarak kabul gördü.
Çalışma arkadaşlarıyla iki yılda 55 bin kare fotoğraf çeken askeri polis, sistematik işkenceyle öldürme politikasına dayanamayarak Suriyeli muhaliflerle gizlice irtibat kurdu. Askeri polis, iki yıl boyunca çekilen fotoğrafları düzenli olarak bir flaş belleğe kaydetti ve gizlice muhaliflere verdi.
 
Muhaliflerin girişimleri sonucunda, İngiltere'de savaş suçu ve insanlığa karşı işlenen suçlar konusunda söz sahibi uluslararası hukukçular ile adli tıp ve adli fotoğraflar konusunda uzman kişilerden oluşan özel bir komisyon kuruldu. Komisyonda, Birleşmiş Milletler tarafından daha önce savaş suçu işlemiş eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç ve Sierra Leona için kurulan özel mahkemelerde görevlendirilmiş savcı ve avukatlar da yer aldı.
Fotoğrafların ve diğer görüntülerin gerçek olup olmadığı ve üzerlerinde oynama yapılıp yapılmadığı konuları İngiltere'de bir laboratuvarda incelendi. İncelenen materyallerin tümünün müdahale edilmeyen gerçek fotoğraflar olduğu tespit edildi.

SİSTEMATİK İŞKENCE DELİLLERİ

Komisyon 55 bin fotoğraftan 26 binini inceledi. Fotoğraftaki kişilerin, sistematik işkenceye tabi tutulduğu, kurbanlara elleri ve ayakları bağlıyken işkence yapıldığı, tel, ip ve hatta araçlardaki "triger kayışı"na benzer cisimlerle boğulduğu inceleme sonunda tespit edildi. Dikkat çeken bir diğer önemli tespit de açlığın bir işkence yöntemi olarak kullanılması oldu. Komisyon, bu yöntemlerle öldürülen ve 55 bin kare fotoğrafı çekilen kişi sayısının yaklaşık 11 bin olduğu tahmininde bulundu.

FOTOĞRAFÇI SURİYE'DEN KAÇTI

Fotoğrafları çeken kişiyi, Suriye dışına kaçmasının ardından görgü tanığı olarak da dinleyen Komisyon üyeleri, konuyla ilgili diğer şahitlerin ifadelerine başvurdu. Komisyon, tüm bulguların, savaş suçu için kurulacak hukuk mahkemesince kabul edilebilir "açık deliller" olduğuna karar verdi.
Bu delillerin Esed rejimine karşı, "insanlığa karşı suç" ve "savaş suçları" için açılacak davalarda "güçlü deliller" olduğuna karar veren Komisyon, çalışmalarını bir rapor haline getirdi. Rapor tüm Komisyon üyeleri tarafından imzalandı.
Bu rahatsız edici görüntüler, Suriye'de çekildi..
Rejim tarafından gözaltına alınan ve öldürülen tutukluların fotoğrafları..
Suriye'de adli tıp uzmanı olarak çalışan ve güvenlik gerekçesiyle kendisine 'Sezar' kod adı verilen ilticacının, tüm Suriyeliler için adalet adına, uluslar arası savaş suçları soruşturma ekibine sunduğu deliller..
Bu karelerden tam 55 bin adet bulunuyor..
Her biri adli tıp uzmanı, konusunda dünya çapında isimler tarafından incelendi.
Sezar kod adındaki ilticacı ise 12, 13 ve son olarak 18 Ocak'ta uluslar arası savaş suçları soruşturma ekibi tarafından sorgulandı.

RAPORU HAZIRLAYANLAR KİMLER

Raporun güvenilirliği ise, savaş suçları denilince uluslar arası hukukun uygulanmasını sağlayan çok önemli isimlerin kaleminden çıkmış olmasına dayanıyor.
BM Genel Sekreteri Ban ki Moon tarafından atanan Sierre Lione Özel Mahkemesi eski başsavcısı Sir Desmond de Silva , Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Miloseviç'in uluslar arası savaş suçları mahkemesine gitmeden önce iddianamesini hazırlayan başsavcı Sir Geofferey Nice ve Liberya eski Cumhurbaşkanı Charles Taylor hakkındaki savaş suçu iddanamesini hazırlayan Prof David M. Crane...

SEZAR'IN İTİRAFLARI

Raporda "Sezar" kod adındaki ilticacının ifadeleri ve soruşturma ekibine sunduğu delillerin güvenilirliği, uluslar arası alanda adli tıp uzmanı önemli bir ekip tarafından da desteklendi.
Fotoğraflar adli patoloji uzmanı Dr Stuart Hamilton ve adli antropoloji uzmanı Prof Sue Black tarafından, Avrupa'nın önde gelen bir adli tıp merkezinde incelendi.
Uluslar arası savaş suçları soruşturma ekibinin ortak kanısı, Sezar kod adlı ilticacının sansasyonel ya da partizan bir tutum içinde olmadığı şeklinde..
Suriye'de işlenen savaş suçlarının önemli kanıtları olarak tarihe geçecek bu karelere ilişkin raporda şu ifade dikkat çekiyor...
" 'Sezar' ifadesinde hiçbir işkence ya da cinayete bizzat şahit olmadığını, bu fotoğrafları, cesetlerin getirildiği askeri hastanede çektiğini beyan etmiştir.
Bu beyan, tanığın güvenilirliğini artıran bir unsur olarak soruşturma ekibine güven vermiştir."
Peki rejim gözaltında infaz edilen bu tutukluları neden fotoğrafladı..
Sezar'ın raporda yeralan ifadesine göre bunun iki nedeni var..
Birincisi; cesetlerin götürüldüğü askeri hastanede, 'kalp krizi', ' solunum yetmezliği' gibi bazı ölüm gerekçeleriyle sahte ölüm raporu hazırlamak böylece yakınlarının adli teşhis talebini bertaraf etmek, ikinci neden ise istihbarat birimlerine verilen emrin yerine getirildiğini kanıtlamak içindi..
Raporda yer alan fotoğraflar Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi için uluslar arası en önmeli diplomatik girişim Cenevere Barış Konferansı'nın 2 sinin yapılacağı 22 Ocak'tan sadece iki gün önce servis edildi.
Daha önce kimyasal silahlarla kendi halkını öldüren rejimin, gözaltındaki tutuklulara uyguladığı şiddet ve işkence ise ilk kez belgeleniyor..

KİM BU SEZAR

Bu tüyler ürperten kareleri kayıt altına alan kişi, belki de yakın zamanda Suriye'deki savaş suçlarının adalet önüne çıkarılacağı uluslar arası savaş suçları mahkemesinde de tanıklık edecek, kod adı 'Sezar' olan rejimden kaçan eski adli tıp uzmanı..
Can güvenliği olmadığından yakınlarının da hayatından endişe ettiği için şimdilik gerçek kimliği saklı tutuluyor..
Tam 13 yıl boyunca Esad Rejimi'ne çalışan bir adli tıp olay yeri inceleme uzmanıydı..
Dünyanın her yerinde olduğu gibi adli vakalarda olay yeri fotoğraflarını çekiyor, onları adli mercilere gönderiyordu.
Ancak Mart 2011'de patlak veren rejim karşıtı olayların bir iç savaşa dönüşmesiyle birlikte iş tanımı değişti..

GÜNDE 50 CESEDİN FOTOĞRAFINI ÇEKTİ

Uluslar arası savaş suçları soruşturma ekibine beyan ettiği ifadelere göre, son 3 yıldır sadece askeri hastanelere getirilen cesetlerin fotoğraflarını çekti..
Gözaltında işkence gören ve öldürülen tutukluların ölüm raporu kayıtları ve istihbarat birimlerine gidecek dosyaları için çekiliyordu bu fotoğraflar..
Sezar kod adlı ilticacı günde 50 kadar cesetin fotoğrafını çekiyordu..
Zaman içinde hem kendisinin hem de çalışma arkadaşları bu insanlık dışı uygulamanın yarattığı psikolojik travmayla baş edemedi. .
Beyanında, üzerinde oluşan baskı ve vicdan azabı nedeniyle çektiği fotoğrafların tamamını taşınabilir bir belleğe kopyaladığını, bu önemli kanıtların Suriye için adalet getirmesi amacıyla rejimden kaçtığını açıkladı.
Önce belgeleri gönderen ardından da can güvenliği kalmadığı için 4 gün süren kaçış öyküsünü de soruşturma ekebine anlatan Sezar şu an Ortadoğu sınırları içinde güvenli bir yerde...
Şu ana kadar Esad Rejiminin kedi halkına yaptığı zulümlere yönelik pek çok delil mevcutken, gözaltındaki tutuklulara yönelik şiddetin ilk belgelerini uluslararası topluma ulaştıran bir barış sever o... .